Page 26 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 5.Ünite
P. 26
5. ÜNİTE
4 METİN
Hazırlık
1. İnsanın, ideallerine kavuşmak için neler yapabileceği ile ilgili görüşlerinizi paylaşınız.
2. Millî konuların edebî eserlerde işlenmesi sizce o eserin değerini arttırır mı? Düşüncelerinizi ne-
denleriyle paylaşınız.
ATEŞTEN GÖMLEK
Romanın kahramanlarından biri Peyami’dir. Peyami, iki bacağını da cephede kaybetmiş; kafasında bir kur-
şunla yaşam mücadelesi vermektedir. Roman, Peyami’nin hastanedeyken tuttuğu günlüğün sayfalarından
oluşmaktadır. Günlüğün ilk sayfası 3 Kasım 1921 tarihini taşımaktadır.
Cemal, Peyami’nin anne tarafından bir akrabasıdır. Peyami’nin İhsan’la tanışması da Cemal aracılığıyla
olur. Cemal’in İzmir’de yaşayan kız kardeşi Ayşe’nin eşini ve henüz beş yaşında olan oğlunu Yunan askerleri
öldürür. Bu olay üzerine Ayşe oradaki bir İtalyan ailenin yanına sığınır; onların da yardımıyla İzmir’den İs-
tanbul’a gelir. Burada bir süre Peyamilerin evinde kalır. Hem İhsan hem Peyami Ayşe’den etkilenir. Ayşe ise
mücadeleye ve İzmir’e kendini adamış biridir.
Bilginiz Olsun Aşağıda romanın, İngiliz himayesini savunan Salime Hanım’ın İngi-
liz Gazeteci Mister Cook’la (Mistır Guk) görüşme ayarlamak için Peya-
Ateşten Gömlek, henüz
milere gelişini ve görüşmenin gerçekleştiği bölümünü okuyacaksınız.
savaş devam ederken
(…)
yazılmış olması yönüyle
Kapı çalındı ve bir dakika sonra Salime Hanım gümüşî kostüm içinde,
Kurtuluş Savaşı’nı konu
bülend ve müteazzım, odaya daldı. Beni ve İhsan’ı iki sönük ve fikirsiz
alan diğer romanlardan
adam diye ihmal eder; annemi Şişli salonlarındaki mevkiinden dolayı eli-
farklı bir özellik taşımak-
nin altında tutmak isterdi. Cemal’i en çok sevdiği için en çok iltifat ona
tadır.
oldu. Ayşe’yi ilk defa görüyordu. Selâmlaştıktan sonra gözlerinde boyu
kadar yüksek bir nazarla Ayşe’nin başına baktı:
‒İttihatçıların günahını böyle masum kadınlar ödüyor, dedi.
Ayşe, Salime Hanım’ın varlığından bîhaber görünüyordu. O, bu salona gelip giden insanlarla
selâmlaşır; aralarında dolaşır, fakat tavrında bir yabancılık taşırdı. Bu bir vilâyet kadını acemiliğin-
den veyahut onları kendisine müteveffik görmekten değildi. Hatta kederinin şiddetinden de değildi.
Kendinde öyle derin bir samimiyet vardı ki, bu insan hayallerini gözlerinin sathından daha derin bir
yere sokamayacak kadar hepsine lâkayttı. Ayşe’nin bu tavrı onu hem acımaktan, eğlenmekten, hem
198