Page 16 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 4.Ünite
P. 16
4. Ünite
SIRA SİZDE
Kanunnâme-i İhtisab-ı Bursa (Bursa İhtisap Kanunnâmesi)
Pideciler ve bilirkişiler çağrılıp eski narhları soruldu. Pidelerin eskiden beri ek-
mek ağırlığına göre yüz elli dirhem eksik üretildiği öğrenildi. Ancak pide ununun ekmek
unundan daha saf olması, ince elekle elenmesi, üzerinde yeteri kadar haşhaş bulunma-
sı ve gevrek pişirilmesi şart koşulmuştu. Yağlı pide normal pidenin yarısı olurdu. Yağlı
pidenin bir kilesine bir okka tatlı yağ konularak, üstüne haşhaş ekilmesi ve arı undan
işlenmesi gerekirdi. Yapılan kontrollerde bu standartlara uyulmadığı görüldü. Bunun se-
bebi olarak, pidecilerden dört beş yıldır rüşvet alındığı ve bu nedenle pidecilerin kontrol
edilmediği ortaya çıktı. “Bundan böyle eski narh uygulansın.” denildi.
Kanunname-i ihtisab-ı Bursa, Türk Standardları Enstitüsü, s. 2
Bir belediye kanunundan alınan bu bilgiler ışığında, Osmanlı Devleti’nin vatanda-
şın günlük yaşayışı ve geçimi ile yakından ilgilenmesinin nedeni hakkındaki düşünce-
lerinizi yazınız.
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
Osmanlı Devleti, büyük oranda tarıma
dayalı sosyo ekonomik bir yapıya sahipti ve
nüfusun çoğunluğu köylerde yaşıyordu. Köy-
lülerin büyük bir kısmı vergi vermekle yüküm-
lü reayadan oluşuyor ve Çifthane Sistemi içe-
risinde tarımla uğraşıyorlardı (Görsel 4.16).
Halkın çok az bir kısmı da mukataa denilen
işletme biçimindeki yerlerde yaşıyordu.
Toprağın mülkiyeti devlete, kullanma
hakkı ise köylülere aitti. Köydeki her bir aile-
ye bir çift öküzün sürebileceği bir arazi veril-
mekteydi. Köylüler dirlik sahibine çift vergisi
Görsel 4.16: Pamuk işçileri
öderler, ellerinde tuttukları topraklarda üret-
tikleri koyun, keçi ve bal gibi ürünlerin üretimi üzerinden belli miktarda vergi verirlerdi. Bu
vergiler de yine dirlik sahiplerine ödenirdi. Köylüler toprağı üç yıl üst üste ekmezse, köylünün
elinden toprak alınır ve başkasına verilirdi. Toprağı üç yıl üst üste ekmeyen köylü, ceza olarak
çift bozan vergisi öderdi.
Osmanlı Devleti üretimi arttırmak ve üretimde devamlılığı sağlamak amacıyla bir kısım
ekonomik tedbirler almıştır. Tarım arazilerinin boş kalmasını önlemek ve üretici kesime vergi
indirimi sağlayarak üretimi teşvik etmek, alınan bu tedbirlerden bir kısmıdır.
Osmanlı ekonomik sistemi, küçük üreticiliğe dayanırdı. Bu yolla ekonomi kendi kendine
yeterli hâle gelmiş, hatta dış piyasaya yönelik tarım ve sanayi ürünlerinin üretimine de sahip
olunmuştur. Siyasi nüfuza neden olacak büyük toprak mülkiyetleri oluşmamış, çiftçiler işleye-
cekleri toprakta hak sahibi olmuşlardır. Osmanlı’da üretim, devletin değil kişilerin faaliyet alanı
olarak görülmüştür. Bu alanda devlete düşen görev üretilen malın denetiminin yapılması, adalet
ve güvenliğin sağlanması olarak belirlenmiştir.
Klasik Dönem tüketim anlayışı köylerde, kasabalarda ve şehirlerde farklılık göstermiştir.
Şehirde yaşayan insanların tüketim imkânları daha genişken, köyde yaşayanların tüketim im-
kânları daha kısıtlı olmuştur. Osmanlı’da toplum, XVII. yüzyıla kadar lüks eşya tüketimine yö-
nelmemiş, halk tasarruf anlayışını merkeze almıştır.
144