Page 7 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 7.Ünite
P. 7
Türklerde Spor
Sporda ahlâk da son derece önemliydi. Centilmence yarışılması, yenilginin kabullenilmesi,
yenenin tebrik edilmesi ve yenilene teselli verilmesi sporun kazandırdığı ahlâkî değerler arasın-
da yer alırdı. Güreş sporunda güreşçiler karşılaşma sonunda bir araya gelir ister yensin isterse
yenilsin genç olan güreşçi daha yaşlı olan güreşçinin elini öper, yaşlı olan da rakibinin alnından
öperek ona karşılık verirdi. Sporcuların yaşları aynı ise bunlar birbirlerinin sırtını sıvazlardı.
Güreşçilerin gösterdiği bu centilmence davranış; kişilerin özel hayatlarına da yansımış, spor
insanların hayatlarına olumlu katkılar sağlamıştır.
SIRA SİZDE
İbni Sina’ya göre spor
“Spor aracılığıyla vücuttaki toksin maddeler dışarı atılır, eklemler güçlenir, be-
sinler kolay hazmedilir ve sindirilir. Güreşmek, koşmak, ok atmak, mızrak atmak, atılan
bir cismi tutmak için zıplamak, ata binmek ve kürek çekmek bu egzersizlerden bazılarıdır.
Egzersizi terk etmek, hayatı terk etmeye benzer. Kişiler, beden yapısına ve yaşına uygun
egzersiz tipleri seçmeli, her organı güçlendirecek sporlar yapmalıdır.”
Yavuz Özügül, İbni Sina’da Yaşam Boyu Spor ve Kaplıcalar, s. 170 (Düzenlenmiştir.)
Yukarıdaki metne göre Türk İslam devletlerinde insan sağılığına verilen önemle
günümüzde insan sağlığına verilen önemi karşılaştırınız.
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
Tarihte okçuluk, binicilik, çevgan, cirit, mızrak, gökbörü,
tepük (futbol), seyirtmek (koşu), avcılık, ağırlık kaldırma ve yüz-
me gibi birçok spor dalıyla ilgilenen Türkler; ata sporu olan gü-
reşe ayrı bir önem vermiştir.
Bu spor faaliyeti büyük şehirlerden en küçük yerleşim birim-
lerine kadar her yerde yapılmıştır, Türkiye Selçukluları Dönemi’n-
de güreş sporuna ait çeşitli antrenman araçlarına rastlanmıştır.
Bu antrenman araçlarından bir tanesi de Selçuklu sultan-
larının mezarlarında bulunmuştur. Labut adı verilen bu spor
aleti, sporcuların sırt ve kol kaslarının kuvvetlendirilmesi ama-
cıyla kullanılmıştır.
Selçukluların kullandıkları bir diğer antrenman aracı ise
bu gün İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi’nde sergilenen
ve pehlivan taşı olarak adlandırılan halterdir (Görsel 7.10). Bu Görsel 7.10: Pehlivan Taşı - İnce Minare Taş
halter, at nalı şeklindedir ve taştan yapılmıştır. ve Ahşap Eserler Müzesi (Konya)
Binicilik (Cündilik) Türkler için savaşta ve uygarlık kurmada her zaman büyük önem ta-
şımış, biniciliğe verilen önem Selçuklular Dönemi’nde de devam etmiştir. Selçuklu sultanları
saraylarından çıktıkları zaman mutlaka ata binmiş, at dışında bir vasıtaya binilmesini küçük-
lük olarak değerlendirmiştir. Sultanlar, saraydan sadece savaşmak için değil; avlanmak, oyun
oynamak ve orduyu teftiş etmek için de ayrılırlar, böylece yoğun bir şekilde spor faaliyetlerine
katılmış olurlardı. Sultanların bu davranışları halkı da etkilemiş ve Selçuklular beden ve spor
faaliyetlerini daha yoğun bir şekilde yapmaya başlamıştır.
İlk Türk İslam devletlerinde avcılık önemli bir yere sahipti. Büyük Selçuklu sultanları Tuğ-
rul Bey ve Melikşah, ava çok meraklıydılar. Tuğrul Bey; ava çıkışında beraberinde yirmi katır
yükü yiyecek götürür, bu yiyecekleri kırlarda sofralar kurdurup emirlerine ve halka yedirmekten
zevk alırdı.
241