Page 26 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 26

1. ÜNİTE


               Johannes Vermeer (1632-1675): Hollandalı olan ressam janr (günlük hayat resimleri) türünde yaptığı resimlerle
               tanınmıştır.  Eserlerinin  çoğunda  günlük  yaşamdan  sahneler  ve  ev  işleri  yapan  kadınlar  görülmektedir.  Işığı
               çağdaşlarından farklı olarak kullanan sanatçı mavi ve sarı rengi  alışılmadık şekilde uygulamıştır. Sanatçının obje ve
               çevre çizgisinin dışındaki ışık parlamalarını çok ufak inci benzeri noktalarla yakalama yöntemi benzersizdir. “İnci
               Küpeli Kız” adlı çalışmasında bu özelliklerini ortaya koymuştur (Görsel 1.26).





























                    Görsel 1.26: İnci Küpeli Kız, Vermeer, 1660,    Görsel 1.27: Delf Manzarası, Vermeer, 1660,
                        Maurithuis Müzesi, Hollanda                     Maurithuis Müzesi, Hollanda
               Johannes Vermeer yaptığı tablolarda insanlarla izleyici arasına bir mesafe koymuştur. Figürler tablonun kenarlarına
               değmez ve hep merkezdedir. Mekân onun çalışmalarında figürlerin etrafını süslemekten öte başlı başına bir aktör
               konumundadır. Bazı eserlerinde figürler mekânın birer parçası gibi durmaktadır. Yani sahne insanın tamamlayıcısı
               değil insan sahnenin tamamlayıcısıdır. Çalışmalarında parlak renkleri kullanan sanatçı, canlı tonlarla çok titiz ve yavaş
               çalışarak  gün  ışığı  ile  aydınlatılmış  ortamları  ele  almıştır.  Manzara  resimlerinde  gri  rengi  özenle  kullanmıştır
               (Görsel 1.27). Eserlerinden bazıları “Mutfak Hizmetçisi”, “Tartı Tutan Kadın”, “Virginal Başındaki Kadın”, “Süt
               Boşaltan Kadın”, “Nakış İşleyen Kız”, “Memur ve Gülen Kız”dır.
               c) Heykel


               17. yüzyılda kendine ait özellikleri ile öne çıkan barok heykel sanatının en önemli
               özelliği,  bu  dönemde  yapılan  heykellerin  Rönesans  Dönemi’ne  göre  çok  daha
               hareketli ve canlı olmasıdır. Eserlerdeki figürler hareketli, zarif ve rahattır. Heykeller
               özellikle meydanlara ve çeşmelere yapılmış olmakla birlikte sarayların bahçeleri ile
               kiliselere de yapılmıştır. Diyagonal plana göre yapılmış olan heykeller çok yönlü
               olarak  algılanmakta  ve  bu  hâlleri  ile  insanı  çevresinde  dolaşmaya  zorlamaktadır.
               Heykellerde ışık-gölge oyunları, jest, mimik ve elbise kıvrımları oldukça abartılı bir
               şekilde  verilmiştir.  Koşan,  dans  eden,  savaşa  hazırlanan  insanların  üzerlerindeki
               elbiselerin  kıvrımları  rüzgârda  dalgalanıyormuşçasına  verilerek  coşku  ve  anlatım
               güçlendirilmiştir. Mermer, tunç ve nadiren de olsa ahşap malzemenin kullanıldığı
               eserlerin bazıları parlak görünmeleri için cilalanmıştır. Heykellerin yüz ifadelerinde
               duygusallıkla beraber korku, şehvet ve ilahi mutluluk bir arada görülmektedir. Bu
               ifadelerin figürler üzerinde gösterilmesi sanatçı için çok önemlidir.
               Lorenzo Bernini  (1598-1680):  Barok  heykel  sanatının  önemli  sanatçılarından
               birisidir.  Çalışmalarında  beyaz  mermer  üzerine  vuran  kırmızı  ve  sarı  renkler,
               mermerin  dinsel  saflığını  ön  plana  çıkarmaktadır.  Önemli  eserlerinden  birisi  de
               “Azize  Teresa’nın  Vecdi”  adlı  çalışmasıdır.  Bu  eserde  dinî  bir  konuyu  ele  alan   Görsel 1.28: Azize Teresa’nın Vecdi,
               sanatçı;  kumaş  kıvrımlarındaki  hareketlilik,  iki  figürün  bağlantısı,  hareketlerdeki   Bernini, 1645-1652,
               incelik  ve  uyum  öyküdeki  tüm  heyecanı  adeta  canlı  hâle  getirmektedir.  En  ince   Santa Maria Della Vittoria Kilisesi,
               ayrıntısına kadar işlenmiş mermer figürler canlı gibi durmaktadır (Görsel 1.28).   Roma


                                                                                                          23
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31