Page 79 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 79

ERKEN 20. YY ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI

            Ç) FOVİZM

            Sembolizm,  post-empresyonizm  gibi  akımlardan  gelen
            dışavurumcu etkiden ve empresyonistlerin saf renklerin   Fark Ediniz 2
            kullanımına dönük tutumundan beslenen 20. yüzyılın ilk
            modern  sanat  akımı  “fovizm”dir.  Van  Gogh  ve
            Gauguin’in  resimlerinde  kullandıkları  saf  renklerdeki
            biçimler  birçok  fovist  genç  ressama  ilham  kaynağı
            olmuştur. Fovizmle beraber derinlik etkisinden yoksun,
            görünene ve doğaya uygun olmayan, alışılmışın dışında
            bir anlayış ortaya çıkmıştır.

            Fovist sanatçılar portre ya da manzara gibi konuları renk
            kullanımları,  fırça  vuruşları  ve  biçimleri  oluşturmaya
            yönelik  yaklaşımlarıyla  işlemişlerdir.  Önceleri  tepkiyle   Görsel 3.67: Sonbahar Salonu, 1905, Paris
            karşılanmışlar ancak zamanla sanat tarihçileri tarafından   Paris'te  Matisse  öncülüğünde  bazı  sanatçılar  1903'ten
            çağdaş  akımların  öncüleri  olarak  nitelendirilmişlerdir.   başlayarak  grup  sergileri  açmışlardır.  1905’te  Sonbahar
            Karşıt renklerin geçişsiz ve düz lekeler olarak kullanıl-  Salonu’nda (Salon d'Automne) (Görsel 3.67) açtıkları bir
            ması nedeni ile bu akıma “vahşi”, “yırtıcı” anlama gelen   sergide  yapıtların  doğalcı  olmayan  renkleri  ve  hoyratça
            “fovizm” denmiştir. Fovistler resimlerinde taklitçilikten   kaba  sayılabilecek  tekniğinden  ötürü  bu  sanatçılara
            ve somut bağlardan uzak durup perspektif ve siyah-beyaz   eleştirmen  Louis  Vauxcelles’in  (Lui  Vusel)  sözleriyle
            tonlardan kaçınmışlardır. Yüzey ve konturlardan oluşan   “fauves” (vahşi hayvanlar) adı verilmiştir.
            resimlerinin en önemli unsuru ise renk olmuştur.


              Bilgi Notu 10

              Fovizm 20. yüzyılın ilk dışavurumcu akımı olarak tarihe geçmiştir. Bir manifestoları olmayan ve benzer eğilimleri olan bazı
              sanatçıların birlikte düzenledikleri sergilerle tanımlanan fovların başlıca özelliği son derece parlak ve zıt renklerin “anti
              natüralist” bir şekilde kullanımıdır. Yine 1905 yılında Almanya'nın Dresden kentinde bir araya gelen dört mimarlık öğren-
              cisinin kurduğu dışavurumcu grup Die Brücke (Köprü) ise 20. yüzyılın ilk “manifestolu” akımıdır.


            Fovistler  izlenimcilerin  salt  görsel  algılamalarını  tuvale  aktarmalarına  karşı  çıkmıştır.  Gözlenenin,  kişinin  görme
            duyusunun yanı sıra tüm duygularını da etkilediğini ve aslında tuvale yansıması gerekenin de bu duygular olduğunu ileri
            sürmüşlerdir. Bu akımın en dikkat çekici yanı modern resmin renkçi tutkularına yeni, çarpıcı bir vurgu getirmiş olmasıdır.
            Duygularını renklerle yansıtmayı amaçlayan bu sanatçılar kaba fırça vuruşlarıyla parlak, canlı ve karşıt renkler kulla-
            narak geniş renk alanları yaratmış; figürlerini kalın dış çizgilerle belirlemişlerdir.

                                                   Fovların en büyük başarısı çarpıcı renk cümbüşleri değil geleneksel üç
                                                   boyutlu mekân anlayışını yıkmalarıdır. Renk kullanımları açısından
                                                   büyük  ölçüde Van  Gogh  ve  Gauguin'den  etkilenen  fovistler  ayrıca
                                                   Afrika sanatının heykel ve maskelerini incelemişler ve bu eserlerde
            “Fovist sanatçılar yeni yollar açmayı, sanatta yeni
            bir  sayfa  başlatmayı  da  hiç  düşünmüyorlar.   doğal biçimlerin aynen kopya edilmediğini görmüşlerdir. Fovistlerin
            İstedikleri  tek  şey  kendilerinde  tutku  derecesinde   biçimleri bozmadan figürün bazı özelliklerini vurgulamış olmaları bu
            var  olan  renk  şiddetini  dile  getirmek  ve  onu  en   gözlemlerinden kaynaklanmış olabilir. Sonbahar Salonu’ndaki sergiden
            güçlü, en görkemli noktasına ulaştırmak.”  sonra  sanatçılar  bir  grup  olarak  etkinliklerini  sürdürememiş,  farklı
                                                   üslup arayışlarına girmişlerdir. Grup 1908’de dağılmıştır. Ancak Henri
            “İğreti  unsurlar,  önceden  göstermiş  olduklarını   Matisse,  Marquet  ve  Dufy  fovizm  ilkelerine  tüm  sanat  yaşamları
            göstermek ya da tümüyle yeni bir eğretileme yoluyla,   boyunca sadık kalmışlardır.
            tümüyle  farklı  bir  şeyi  göstermek  için  seçilmiş
            olmalarına  bağlı  olarak  farklı  şeylere  hizmet
            ediyorlar.”                            Fovizmin birçok açıdan 20. yüzyıl sanatının gelişmesinde önemli bir
                                                   rolü  vardır.  Birçok  sanatçıyı  gelenekleri  aşma  konusunda  cesaret-
                                         Pierre Cabanne  lendirmiş,  klasik  düşüncelerin  aşılmasına,  özgürlük  ve  özgünlüğe
                                                   dayalı sanat anlayışının gelişmesine öncülük etmişlerdir. Böylelikle
                                                   modern sanatın önünü açmışlar ve gelecek nesillere sanat adına ışık
                                                   tutmuşlardır. Henri Matisse’nin dediği gibi “Fovizm her şey değildir
                                                   ama her şeyin temelidir.”




            76
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84