Page 113 - TÜRK İSLAM SANATI TARİHİ 11
P. 113

İSLAMİYET ÖNCESİ ORTA ASYA TÜRK SANATI

            Son Dönem Osmanlı (Batılılaşma Dönemi) sanatının örneklerinden  Beylerbeyi
            Sarayı (1861-1865) Sultan Abdülaziz tarafından Mimar Sarkis Balyan’a yaptırılmıştır
            (Görsel 5.45). Saray yazlık saray olarak yaptırılmış fakat İstanbul’u ziyaret eden yabancı
            devlet adamlarının ağırlandığı yer olmuştur.

            Doğu ve Batı sanatı özelliklerinin bir arada görüldüğü sarayın harem ve mabeyn
            bölümleri Türk evinin plan özelliklerini göstermektedir. Bodrum dahil üç katlı olarak
            inşa edilen sarayın cephe kısmı birinci ve ikinci katları silme, dikdörtgen ve kemerli
            pencerelerle hareketlendirilmiştir. Pencerelerin araları ve duvar köşelerinde tek ve çift
            sütunlar bulunmaktadır. Sarayda kullanılan kumaşlar Hereke fabrikalarında özel olarak
            üretilmiştir. Sarayda bulunan birçok oda ve salonun tavanları ile duvarları yağlı boya
            tekniği ile yapılan, Türk bayrağı taşıyan gemi resimleri bulunmaktadır. Ana yapının ön
            kısmında Harem ile Mabeyn köşklerini ayıran set bahçeleri yer almaktadır. Köşkler çadır
            biçiminde çatı ile örtülmüştür.




























                                                                                  Görsel 5.45: Beylerbeyi Sarayı,
            Son Dönem önemli kasırları arasında bulunan  Ihlamur Kasrı (1849-1855) yılları   İstanbul
            arasında Sultan Abdülmecid tarafından Mimar Nikoğos Balyan’a yaptırılmıştır. Eser;
            dinlenme, at binme ve av kasrı olarak yapılmıştır. Yapı barok sanat ağırlıklı, eklektik
            (karma) üslupta inşa edilmiştir. İki kattan oluşan yapılar dikdörtgen planlı bir salon
            etrafına dizilmiş odalardan oluşmaktadır. Eserin ön cepheleri oldukça hareketlidir.
            Cephelerde çiçek, rozet, istiridye kabuğu kabartmaları; nişlerde ise çiçek ve meyve
            dolu vazolar, palmetler, “C” ve “S” kıvrımlı bezemeler bulunmaktadır.
            Çeşmeler

            Anadolu’da Türkiye Selçukluları Dönemi’nden itibaren çok sayıda su mimarisi örnekleri
            yapılmış; yapılan bu eserlerin birçoğu günümüzde işlevini yerine getirmeye devam
            etmiştir. Özellikle Osmanlılar Dönemi’nde Bursa, Edirne ve İstanbul’da içme suyu
            ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan çeşme, sebil, şadırvan ve meydan çeşmesi Türk
            sanatında önemli bir yere sahiptir.
            Çeşme: Arapça “göz” anlamına gelen çeşme,“çeşm” sözcüğünden gelmektedir. Türk ve
            İslam kültüründe hayır yapmak için çeşme yapılması teşvik edilmiştir. Hz. Muhammed’in
            “Sadakanın en faziletlisi su teminidir.” (Ebû Dâvûd”, Zekât”,41) hadisi bu konuda teşvik
            edici olmuştur.
            Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan çeşme, suyun bulunduğu her yere
            yapılmıştır.  Türklerde  çeşmeler  genellikle  şehir,  kasaba  ve  yerleşim  yerlerinin  yanı
            sıra ana yolların kenarlarına, açıklık ve kırlık alanlara yapılmıştır. Ana yol kenarlarına
            yapılanlara “menzil çeşmesi”, şehir meydanlarına yapılanlara “meydan çeşmesi”,    ve

                                                                                                    111
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118