Page 161 - TÜRK İSLAM SANATI TARİHİ 11
P. 161
EKLER
K
kaide : Taşıyıcı bir yapı ögesinin veya bir heykelin oturduğu ayaklık, taban.
kasnak : Bir kubbeyi taşıyan, daire, kare ya da çokgen planlı kaide, kubbe kasnağı, kubbe bileziğinin adı.
kemer : 1. İki sütun veya iki ayak arasındaki bir açmanın üstünü örtmek için uçları bu sütun veya ayaklara oturmak üzere yay
seklinde yapılan ahşap, maden ya da kâgir yapı parçası. 2. Yay seklinde çerçeve.
kilit taşı : Kemer, kubbe ve tonozların tepe noktalarına konan, örgüyü kilitleyerek üstüne gelen ağırlığı yanındaki taşlara akta-
ran taş, anahtar taşı.
kompozit : Gerecin birim hacmine isabet eden dolu hacim.
korkuluk (küpeşte) : Köprü, merdiven, balkon gibi düşme tehlikesi olan yerlerin kenarlarına dikilen alçak duvar ya da parmaklık.
köşk mescit : Anadolu Selçuklu kervansaraylarında avlunun ortasında yer alan ve dört kemerle taşınan kare planlı bir altyapı üze-
rinde yükselen küçük mescit.
külah : Silindir veya çokgen prizma biçimindeki kulelerin ya da minarelerin üstünü örten sivri çatı.
külliye : Selçuklu ve Osmanlı’da, bir cami ile birlikte kurulmuş medrese, muvakkithane, türbe, aşhane, darüşşifa, hamam,
sebil, çeşme, çarşı ve benzeri yapıların meydana getirdiği dinî ve toplumsal merkez.
kümbet : Gömme bölümü, gövde (ziyaret) bölümü ve kubbesinin üstünde külahı bulunan mezar anıtları.
kündekâri : İslam sanatında özellikle Selçuklu ve Osmanlı’da önemli kapıların yapımında kullanılan teknik. Geometrik bir beze-
me meydana getirmek amacıyla kesilmiş küçük tahta parçalarının geçmeli şekilde birleştirilmesi tekniği.
M-N
maksure : 1. Eski camilerde parmaklıklarla ayrılmış yüksekçe yer, hünkâr mahfili. 2. Eski evlerde en mahrem yer.
mihrap : Camilerin kıble duvarında bulunan ve imamın namaz kıldırırken durması için ayrılmış olan girintili yere verilen isim-
dir.
minai : Sır altı ve sır üstü tekniklerinin bir arada kullanılmasıyla oluşturulan özel bir çini tekniği.
minber : Camilerde hatibin üzerine çıkıp hutbe okuduğu, merdiveni ve çoğu kez üstü külahlı bir bölümü olan yer. Minberler
ahşap veya taştan yapılır ve korkulukları bezemelidir.
mozaik çini : İslam sanatında yapı yüzeylerini süslemek için renkli sırlı tuğlaların çeşitli biçimlerde kesilerek mozaik gibi yan yana
dizilerek uygulanması tekniği.
mukarnas : Düşey bir yüzeyden, üzerinde bulunan daha taşkın bir yüzeye geçen ve ona bindirmelik görevi yapan, taş ya da
tuğladan küçük prizmalar şeklinde birbiri üzerine oturan bindirmelik.
müezzin mahfili : Camilerde müezzinlerin görevini icra ettiği yer.
nakkaş : Renkli resim ve tezyinat yapan sanatkâra verilen isim.
neoklasik : Geç barok ve rokokoya tepki olarak doğan ve klasik üsluba duyulan hayranlıkla Eski Yunan ve Roma mimarlıklarını ya
da 16. yüzyılda İtalya’da gelişen klasik eğilimi yani Rönesans’ı taklit eden resim, heykel, mimarlık anlayışı.
niş : Üstü genellikle kemerli olan duvar hücresi.
P-R
pah : Eğik olarak kesilmiş kenar.
palmet : Bir sapın iki tarafında simetrik olarak sıralanmış uzunca yapraklardan oluşan üsluplaştırılmış bitkisel bezeme ögesi.
pavyon : Bir ana yapının müştemilatı olarak yapılmış daha küçük boyutta bağımsız yapı.
payanda : Bir duvarı güçlendirmek için dikey olarak vurulan destek.
paye : Duvar örme yöntemleriyle inşa edilmiş kare, dikdörtgen ya da daire kesitli taşıyıcı ayak.
portal (taç kapı) : Yapıların anıtsal girişli kapılarına verilen ad.
renkli sır tekniği : Çinide, çini hamurunda kuartz ve silis oranı yüksek olan kırmızı hamur kullanılan, plakalara desen geçirildikten sonra
motiflerin kontur bölümlerinden bal mumu veya nebati yağ geçilen, kompozisyonun renkli sırlarla boyandığı teknik.
revak : Sütun ve payeler tarafından taşınan kemerler arkasında yer alan, üstü örtülü, uzun bölüm. Güneş ve yağıştan koru-
malı yürüme bölümü.
rölyef : Kil, alçı, taş gibi işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılan eser, kabartma.
rumi : Anadolu Selçukluları’nın üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş süsleme.
159

