Page 162 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 162
6. ÜNİTE
Külliyenin önemli bölümlerinden olan bedestene güney, kuzey ve batıdaki taç kapılardan
girilmektedir. Bedesten, ortada dua kubbesi bulunan çapraz tonoz örtülü koridorun iki
yanına sıralanmış dükkânlardan oluşmaktadır.
Kervansaray, yapının doğu bölümünde bulunurken tabhaneler de kervansarayın giriş
dehlizinin iki yanında yer almaktadır. Tabhaneler, avluların çevresinde olup batı, güney ve
kuzeyde olmak üzere “U” şeklinde sıralanmış mekânlardan oluşmaktadır. Tabhane odaları
birer kapı ve pencere ile önündeki kare ayaklara binen sivri kemerli çapraz tonozla örtülü
revaklara açılmaktadır. İmaret ise iç avlunun doğu ve batısında karşılıklı yerleştirilmiş, kare
ayaklara binen kemerlerle avluya açılan çapraz tonoz örtülü revakların gerisinde kalan
mekânlardan meydana gelmektedir. Bedestenin batısında yer alan hamam; soyunmalık,
ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır. Hamamın ılıklık kısmının batısında
yer alan Sıbyan Mektebi çapraz tonoz örtülü iki kare mekândan meydana gelmektedir.
Büyük Usta Mimar Sinan
Osmanlı mimarlığının en önemli temsilcisi olan Mimar Sinan, 1490 yılında Kayseri’nin
Ağırnas köyünde doğmuştur. 1512 yılında orduya devşirme asker yetiştiren “Acemi
Oğlanlar Ocağı”na verilmiştir. Gençliği ve mimarlık alanındaki yetişme dönemi ordu
içinde geçmiştir. Osmanlı ordusu ile beraber 1521 Belgrad, 1522 Rodos, 1526 Mohaç,
1529 Viyana, 1532 Almanya, 1534’te Irak Seferleri’ne katılmıştır. Bu seferler sırasında
ordunun geçtiği yerlerde ihtiyaç duyulan yol ve köprüler inşa etmesiyle tanınmıştır. 1538
yılında yapılan Boğdan Seferi sırasında Prut Irmağı üzerine yaptığı köprüden sonra Acem
Ali’nin yerine baş mimar olarak atanmış ve 1538-1588 yılları arasında bu görevde bulun-
muştur (Görsel 6.24).
Görsel 6.24: Elinde ah ap bir mimar ar ınıyla Sultan Süleyman’ın türbesinin
yapımına Sinan’ın nezaret edi i
Mimar Sinan, yetişme tarzını kendi dilinden “Tezkiretü’l-Bünyan” adlı eserde şöyle
dile getirmiştir: “Bu değersiz kul, Sultan Selim Han'ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup
Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı. Acemi oğlanlar
arasından sağlam karakterlilere uygulanan kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe
(ahşap ev ustası) seçildim. Ustamın eli altında, tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak
merkez ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek görgümü
artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum. Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve
Acem ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesin-
den bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım. İstanbul’a dönerek zamanın ileri gelenle-
rinin hizmetinde çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım.” Mimar Sinan, gittiği yerlerde
gördüğü eserleri incelemiş ve bu eserlerin özelliklerinden faydalanma yoluna gitmiştir.
159