Page 150 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 150
11. ÜNİTE
Çin ile olan etkileşim sadece askerî müzik alanında gerçekleşmemiştir. MÖ 600'lü yıllarda bir Türk topluluğu
Çin’e giderek İl Dağça Devleti’ni kurmuştur. İl Dağça’nın eğlencelerinde kullanılan müzikten etkilenen Çin halkı,
kendi müziğine yeni sanatsal unsurlar eklemiştir.
Türk kültürü sadece Çin kültürü üzerinde etkili olmamıştır. Birçok ülke Türk kültüründen etkilenmiştir. Barış za-
manlarında ülkelerin birbirlerine takdim ettikleri armağanlar arasında çalgıların da bulunması, bu etkiyi artırmıştır.
Müzik aleti göndermek hediyeden ziyade hâkimiyet ifadesi olarak görülmüş ve o ülkenin meşruiyetini tanımak
anlamına gelmiştir. Kök Türkler Dönemi’nde gelişmeye başlayan müzik kuramı da doğuda Kore ve Japonya; batıda
Hindistan; güneyde ise Tibet, Burma, Yunan ve Vietnam müziklerinde derin izler bırakmıştır.
İpek Yolu’nun ve diğer ticaret yollarının yakınında kurulan Uygur Devleti -İslamiyet’in kabulünden önceki dö-
nemde- çevre kültürleri en çok etkileyen Türk devletidir. Uygurlar, ticaret yolları vasıtasıyla başta diğer Türk boyları
olmak üzere Çin, Hint, İran ve Arap halklarına Türk müziğini ve çalgılarını tanıtmışlardır. Ayrıca Uygurların müzik
okulları o dönemin en nitelikli müzik eğitimini verdiğinden çevre ülkeler tarafından oldukça rağbet görmüştür. Bu
durum da farklı ülkelerin öğrencilerinin bu okullarda eğitim almalarını ve aldıkları eğitim ile Türk müzik kültürünü
ülkelerine götürmelerini sağlamıştır.
OKUMA METNİ
KOPUZ
Türk Milletinin en aziz millî çalgısı olan kopuzun meydana gelişi, çeşitli efsane ve menkıbelerde yer almıştır. Kopuz,
destancı ile şaman arasındaki yakın ve güçlü ilişkiyi ortaya koyması bakımından oldukça önemli bir kültür unsurudur.
Başta Türkistan olmak üzere tüm Türk dünyasında yaygın olarak anlatılan bir efsaneye göre Dede Korkut kopuzu şu
şekilde meydana getirmiştir:
“Korkut; kavrama yetisi yüksek, kabiliyetli
ve hafızası kuvvetli bir çocuk olarak büyür ve o
dönemde kullanılan müzik aletlerinin hepsini
çalabilecek seviyeye gelir. Bununla yetinmeyen
Korkut, kâinattaki bütün varlıkların ve tüm
tabiat olaylarının sesini çıkarabilen bir çalgı
yapmak ister. Bu çalgıyı nasıl yapacağını iyice
düşünüp taşındıktan sonra tasarladığı şekli bir
çam ağacının gövdesine vermeye çalışır. Fakat
bundan sonra ne yapacağını bilemeyip çok
zorlanır. Günler, çam ağacına şekil vermekle ve
çalgının ayrıntıları üzerine düşünmekle geçer.
Bir gün artık iyice yorulan Korkut otururken
ansızın uykuya dalar ve bir rüya görür. Rüyasın-
da bir melek ona ‘Ey, Korkut! Yapmakta olduğun Görsel 155: Dede Korkut betimlemesi
kopuz, altı yaşındaki erkek devenin kemiği
kadar olmuş. Fakat onun deve derisinden çanağı, erkek keçinin boynuzundan oyularak yapılmış tiyeği (köprü) ve beş
yaşındaki aygırın kuyruk kıllarından örülmüş işeği (tel) eksiktir. Bunları sağlarsan bu çalgı kuş gibi ötmeye dünden hazır-
dır.’ der. Kopuzu nasıl tamamlayacağı hakkında bilgi verir. Korkut, uykusundan uyanır uyanmaz meleğin anlattıklarının
hepsini yapmaya başlar ve şöyle söyler:
Çam ağacının gövdesinden
Kesip de yaptığım kopuzum,
Üyenki ağacının gövdesinden
Oyarak yaptığım kopuzum,
Jelmayanın (deve) derisinden
Şanak (çanak) yaptığım kopuzum,
Asi tekenin boynuzundan
Tiyek yaptığım kopuzum,
Beş yaşındaki aygırın kuyruğundan
İşek yaptığım kopuzum.
Kulaklarını ayarlayayım,
Olmazsa bu dediklerim
Tekrar yere vurup seni parçalayayım!
Sonra kopuzunu eline alır ve çalmaya başlar. Kendi eliyle yaptığı bu çalgının tellerinden güzel nağmeler dökülür
(Görsel 155). Uçan kuş, koşan hayvan, esen rüzgâr ile birlikte bütün tabiat hareketini durdurup kopuzun sesine kulak
verir.”
(Yavuz Selim Kafkasyalı’nın “Dede Korkut Oğuz Nameleri Perspektifinden Oğuzlarda Musiki”
adlı makalesinden alınarak düzenlenmiştir.)
TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMLER 149