Page 159 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 159
11. ÜNİTE
Tanzimat Öncesi Dönem sanat müziğinde kullanılan çalgılar; vurmalı, üflemeli, mızraplı ve yaylı çalgılar olarak
sınıflandırılmıştır (Tablo 27).
Tablo 27: Osmanlı Dönemi Sanat Müziğinde Kullanılan Çalgılar
Vurmalı Çalgılar Kudüm, tef, daire
Üflemeli Çalgılar Miskal, ney
Mızraplı Çalgılar Tambur, ut, kanun, lavta, santur, mugni, çenk
Yaylı Çalgılar Rebap (kemançe), sine keman, armudî kemençe, keman
Osmanlı Dönemi sanat müziğinde kullanılan bazı çalgılar şunlardır:
Kudüm: Etrafı keçe ile kaplanan bakır bir çanağın ağzına deri gerilmesi suretiyle yapılan kudüm, dönemin en
çok ilgi gören çalgılarındandır. Simit adı verilen sehpaların üzerine oturtularak ve zahme denen küçük tokmaklarla
vurularak çalınmıştır. Her zaman çift olarak kullanılmıştır.
Miskal (Musikâr, Erganun): “Pan flüt” olarak bilinen çok borulu flütün Türk müziğindeki karşılığı olan miskal,
Türk müziğine Uygurlar Dönemi’nde yerleşmiştir. Yüzyıllar boyunca ilgi görmeye devam etmiş ve Osmanlı Döne-
mi’nde de kullanılmıştır.
Ney: Tekke ve sanat müziklerinde kullanılan ney, dokuz boğumlu kamıştan ve çalgının üflenen kısmına ek-
lenen boynuzdan yapılmış bir ağızlıktan oluşmuştur. Bu çalgı; karar sesine göre mansur (la), şah (si), davut (do),
bolahenk (re), sipürde (mi), müstahzen (fa) ve kız neyi (sol) olarak isimlendirilmiştir.
Tambur: Arapların “tanbur-u kebir-i Türkî” (büyük Türk tamburu) olarak isimlendirdiği tambur, Osmanlı müzi-
ğinin en önemli mızraplı çalgısıdır. Yarım elmayı andıran bir gövdeye ve uzun bir sapa sahip bu çalgı, 19. yüzyıla
kadar sekiz tane bağırsak telle kullanılmıştır.
Santur: Genellikle yamuk şeklindeki bir gövdeye sahip olan san-
tur, telli bir çalgıdır. Bu çalgının gövdesinin üzerine çok sayıda tel
yerleştirilmiş ve teller; üçlü, dörtlü ya da beşli gruplar hâlinde akort
edilmiştir. Osmanlı müziğinde kullanılan santurlar, şekil ve tel sayısı
bakımından belli bir standarda sahip olmamıştır. Santuru kanundan
ayıran en önemli özelliği, tellere tokmaklarla vurularak çalınmasıdır
(Görsel 168).
Çenk: Türk müziğinde Hunlardan itibaren kullanılan çenk, Os- Görsel 168: Santur
manlı müziğinde daha çok kadınlar tarafından tercih edilmiştir (Gör-
sel 169). Bu çalgının ayaktayken yere konularak, otururken de diz üs-
tüne yerleştirilerek çalınan farklı ebatlara sahip iki türü vardır.
Rebap: Kemançe ve ıklığ isimleriyle de anılan rebap, yüzyıllar bo-
yunca Orta Asya ve Orta Doğu müziklerinin en sık kullanılan çalgısı
olmuştur. Osmanlı müziğinin de 18. yüzyıla kadar kullanılan tek yaylı
çalgısıdır. Küre şeklindeki gövdenin üst kısmına madeni çubuk yar-
dımıyla tahta bir sap eklenmesi ve önüne deri kaplanmasıyla oluş-
turulmuştur.
Sine Keman: Avrupa’da viola d’amore ismiyle bilinen bu çalgı,
İstanbul’a 18. yüzyıl ortalarında gelmiş ve sine keman olarak isimlen-
dirilmiştir.
Armudî Kemençe: Osmanlı müziğine 18. yüzyılda giren armu- Görsel 169: Çenk ve tef çalan kadınlar minya-
türü
dî kemençe, lavta ile birlikte eğlence müziği icrasında kullanılmıştır.
Bütün bir ağacın oyulmasıyla yapılan ve üç telli olan bu çalgı, dize yerleştirilerek ve tırnaklar vasıtasıyla tellere
dokunularak çalınmıştır. Günümüzde fasıl kemençesi veya klasik kemençe olarak da isimlendirilmektedir.
Keman: Osmanlı sanat müziğine 18. yüzyıl ortalarında giren kemanın o dönemde Batı’da kullanılan kemanlar-
dan tek farkı, telleridir. Osmanlıda kullanılan kemanlarda kiriş telin yanı sıra ipek tel de tercih edilmiştir. Perdesiz
klavyesi sayesinde Türk müziğindeki koma sesleri kolaylıkla icra edebilen keman, bu özelliğinden dolayı Türk mü-
ziğinde kısa zamanda kabul görmüştür.
ARAŞTIRALIM PAYLAŞALIM
Rebap, çenk, santur, sine keman, tambur, kudüm ve armudî kemençe çalgılarına ait video kayıtları bulup
izleyiniz. Çalgıların sesleri ve çalınış teknikleri ilgili düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
158 TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMLER