Page 54 - TÜRK MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 54
2. ÜNİTE
2.3. Osmanlı Öncesi Dönem Türk Müziği
2.3.1. Dönemin Önemli Müzik Adamları
Osmanlı öncesi dönemde Türk müziğinin gelişmesini ve belirli kurallar çerçevesinde sağlam temeller üzerine
oturtulmasını sağlayan önemli müzik adamları vardır. Bu dönemde yaşayan önemli müzik adamları; Farabi, İbn-i
Sina ve Safiyuddin Abdülmümin Urmevi’dir.
Farabi (870-950)
Asıl adı Ebu Nasr Muhammed olan Farabi, Türkistan’da eski bir yerleşim
merkezi olan Farab’da doğmuştur (Görsel 2.13). Batı kaynaklarında “Alp-
harbius” veya “Alpharabi” olarak geçen Farabi, Aristo’nun bütün eserlerini
açıkladığı ve incelediği için üstat sıfatını almıştır. Arapça, Farsça, Grekçe ve
Latince’yi iyi derecede bilen; matematik, tıp, felsefe, botanik hakkında de-
vasa eserler bırakan Farabi, Türk müziği tarihinin en önemli isimlerindendir.
Müzik konusunda büyük bir yeteneğe sahip olan Farabi, bu alanda uzman
bir teorisyendir. Farabi’nin sistematik zekâsı, İslam müziğine büyük bir katkı
sağlamıştır. İyi bir udi olması dolayısıyla enstrümanı ile dinleyiciler üzerinde
büyük etkiler bırakmıştır.
Eserleri
• “Kitabü’l Mûsikî-ül-Kebîr” (Büyük Musiki Kitabı) adlı eseri, Arap filozof
Kindî’nin yazdığı Doğu müziği nazariyatından sonra ilk önemli eserdir.
Farabi bu eserinde, hem kendinden önceki musikişinasların müzikle
ilgili düşüncelerini eleştirmiş hem de müziğin insanlar üzerindeki et- Görsel 2.13: Farabi
kisinden bahsetmiştir. Eserinde, Horasan ve Bağdat tamburunun perdeleri ve akort sistemlerini geniş bir
şekilde ele almış, dönemin enstrümanlarından olan mizmâr, sûrnây, rebab ve mi‘zef hakkında geniş bilgilere
yer vermiştir. Farabi’nin bu eseri, Batı’da ve İslam dünyasında müzik teorisi ve özellikle müzik felsefesi üzerine
yazılmış o dönemin en kapsamlı ve sistematik eseri olarak gösterilmiştir.
• “El Methâl” adlı eserinde döneminin müzik teorisi çalışmalarının yetersizliğini anlatmıştır.
• “İhs’ül-Ulûm” adlı eserinde müziğin hangi bilim ve sanat dallarına bağlı olduğuna değinmiştir.
• “Kitâb el-Ağânî” adlı eserinde şarkı söyleme tekniği ve kurallarından bahseden bilgilere yer vermiştir.
• “Kitâb el-Ağanî” adlı eserinde ise sesin, aralığın, ritmin ve usulün niteliklerini incelemiş, müzik aletlerindeki
seslerin hava titreşimleri sayesinde meydana geldiğini savunmuştur.
İbn-i Sina (980-1037)
Türk müziği tarihinin önemli isimlerinden biri de asıl adı Ebu Ali Sina
olan İbn-i Sina’dır (Görsel 2.14). Batı kaynaklarında adı Avicenna olarak
geçmektedir. Ailesi Belh şehrinden gelerek Buhara’ya yerleşmiştir. On sekiz
yaşındayken çağının bütün bilim dalları ile ilgilenmiş ve bunların çoğu hak-
kında üst düzey bir donanıma sahip olmuştur.
İbn-i Sina, Farabi’nin müziğin temeliyle ilgili düşüncelerini geliştirerek
“Cevam’ilmi’l Mûsikî” adlı eseri yazmıştır. Bu eserinde müziğin temel unsur-
ları olan ritim ve melodi ilişkisi üzerinde durarak dönemin müzik kuramını
en yüksek noktaya taşımıştır.
İbn-i Sina, Farabi’nin eserlerinden çok yararlandığını ve hatta musikiyi
de ondan öğrenerek tıp mesleğinde uyguladığını söylemiştir. ”Kitabü’l-Ne-
cat” ve “Kitabü’l-Şifa” adlı eserlerinde ses tonu değişikliklerinin insanın ruh
hâlini yansıtışına ve icrası iyi bir müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etki-
sine yer vermiştir. Görsel 2.14: İbn-i Sina
Türk-İslam âlim ve hekimleri arasında psikolojik hastalıkların müzikle tedavisindeki bilimsel yöntemleri belir-
leyen önemli bir bilim adamı olan İbn-i Sina, müzik ve tıp ilişkisini şöyle açıklamaktadır: “Tedavinin en iyi ve etkili
yolu; hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, çevresini sevimli ve hoşa gider hâle getirmek, ona daha iyi mücadele
için cesaret vermek, en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.”
TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMLER 53