Page 780 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 780
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
CEVAP ANAHTARLARI
3. Ninnide bebek sözcüğü yerine yavru, guzu (kuzu) ve dudu solunda oturur.
kelimeleri kullanılmıştır. Bu çeşitlilik, Türkçedeki anlam zen- 3. Çıraların bırakıldığı tabaklar misafirlere verilir. Pembe Ana
ginliğine ve benzetmeler yoluyla sözcüklere yeni anlamlar çıraları elleriyle yakar. Tatlı tatlı konuşarak misafirleri de ikna
kazandırıldığına işaret etmektedir. eder. Bir çift tabağı da kendisi eline alır ve oynamak için ortaya
4. Türk-İslam kültüründe Hızır’la ilgili pek çok rivayet vardır. çıkar. İki ifade arasında anlam açısından bir fark olmasa da üs-
Yaygın olan ve halk arasında da daha çok kabul gören görüşe lup bakımından anlatıcı ile aramızda büyük bir fark oluşmuştur.
göre Hızır, zorda kalanların imdadına koşan, kerametler gös- Bu da hem anlatıcılar arasında hem de sınıfımızdaki arkadaş-
teren, insanları doğru yola sevk eden bir ulu kişidir ve evliya- larımız arasında bilgi, tecrübe ve birikime dayalı olarak yazım
dandır. Burada dede ve goca (koca) kelimeleriyle karşılanması, farkı olacağının bir göstergesidir.
insanların Hızır’ı yaşlı ve bilge bir kişi olarak kabul ettiğinin 4. Lambalı nehir oyunu, fenerli ırmak oyunu, Ay tutulması oyunu,
ve onunla insani bağlar kurmaya çalıştığının göstergesi olarak karanlığı aydınlatan oyun, gelin ağlatan oyun vb.
kabul edilebilir.
5. Metindeki goca, gızım, goyulasın, beğ, nenni, guzum, gapıya, 5. Ay, kendi yörüngesinde dolanırken kimi zaman Dünya’nın
Hızır’ımış, dudum kelimeleri yerel söyleyiş korunarak yazıya gölgesine girer. Buna Ay tutulması denir. Ay tutulması, dolunay
aktarılmıştır. Bu kelimeler efsanenin derlendiği bölgenin ağız zamanında ve Ay’ın düğüm noktalarına yakın olması durumun-
özelliklerini yansıtmaktadır. Sözlü bir ürün olan efsaneler yazı- da meydana gelir. Ve Ay, ışığını kaybederek etrafın kararmasına
ya aktarılırken söyleyişteki orijinalliğin korunması, anlatımda sebebiyet verir.
sadelik ve yalınlığın gözetilmesi ve anlatıcının samimiyetinin 6. Çok sevinirim. Özel bir durum olarak değerlendiririm.
yazı diline yansıtılması, okurda inandırıcılık ve anlatılanların Ben üzülürüm her şeyin çok parlak olmasını isterim.
gerçek hayata dair olduğu duygusunu pekiştirmektedir.
Etkinlik No.: 127
Etkinlik No.: 125
1. Henüz sözlü kültür vardır. Muhtemeldir ki yaşam tarım ve
1. Tahminler öğrencinin bilgi birikimine bağlı olarak değişebilir. hayvancılığa dayalıdır. İyilik ve yardımlaşma halk arasında çok
mukaddes: Kutsal. önemsenmekte ancak zaman zaman insanlar birbirine hatta
husus: 1. Konu, madde. 2. Özellik, yön. fakirlere bile yardım etmeyi unutmaktadır. Böyle bir ortamda
yılların yılları kovalaması: Yılların geçmesi. iyilik isteyen birine yardımda bulunulmamış olması hatta azar-
elçi: 1. Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, lanıp kovulmuş olması taş kesilmeyi gerektiren bir durumdur.
sefir. 2. Bir uzlaşma sağlamak veya iş bitirmek için birinin Bu durum halk arasında ibretlik bir sonla değer bulmuştur.
yanına gönderilen kimse. 2. Metnin italik yazılan bölümünde tepe ve efsane ile ilgili verilen
tılsım: Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç. bilgiler okuyucuyu efsaneye hazırlamaktadır. Ayrıca yardıma
bahtiyarlık: Mutluluk. muhtaç birine yardım edebilecekken yardım edilmemiş olması
falcı: Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse. halkın gönlünde taş olmaya yeterli sebeptir. Geleneksel ahlak
2. İş işten geçti. Türkeli’nin bütün kurdu kuşu, bütün hayvanları anlayışına göre kapıya gelen fakirin geri çevrilmemesi fikri
dillendi, kendi dillerince kayanın düşmana verilişine ağladı- doğrultusunda geri çevirirseniz mutlaka bir karşılığı olur yaptı-
lar. Yedi gün sonra da bu düşüncesiz Hakan öldü. Ama onun ğınızın. Fakirin dili yok ki bir şeyler söylesin, taş yürekli kalbi yok
ölümüyle ülke felaketten kurtulamadı. Bir Çin prensesi uğruna ki kötü laflar etsin. Dediği sadece ‘Allah, seni de, buğdayını da taş
çekinmeden gözden çıkarılan yurdun bir kayası, Türkeli’nin fe- yapsın!’ cümleleri de inandırıcılığı güçlendirir.
laketine sebep oldu. Halk rahat ve huzur yüzü görmedi. Irmaklar 3. İyilik insanların içinde var olan bir duygudur. Ülkemizin her
birbiri ardınca kurudu. Göllerin suyu buhar olup uçtu. Topraklar bölgesinde bu ve benzer söylenceler de hep vardır ve var olacak-
yarıldı, ürünler yeşermez oldu. tır. Ancak bu söylencelerin daha canlı olduğu bölgelerde iyilik
-Göç!.. Göç!.. diye bağrışmaya başladı. Derinden, inilti, hüzün yapma alışkanlıklarının daha yüksek olabileceğini, insanlar
dolu, çaresiz bir çığrışmaydı bu. Dayanılması çok güçtü. Uy- arasındaki iletişimin, yardımlaşma duygusunun, maddi ve
gurlar bunu Allah’ın emri diye bildiler. Toparlandılar, yollara manevi dayanışmanın daha yoğun devam ediyor olabileceğini
düştüler. söylemek mümkündür.
Aynı anlama gelen kelime ve kelime gruplarının birbirinin 4. Efsanenin meydana geldiği dönemde ve günümüzde de iyilik
yerine kullanılabilmesi dilin zenginliğinin göstergesidir. Burada yapmanın çok kıymetli olduğu gerçeğini ortaya çıkaran bir
da anlam; bozulmayacak, güzelleşecek ve dilin zenginliğini durumdur. Çünkü iyilikten geri durmak onaylanan bir davra-
yansıtacak şekilde etkilenmiştir. nış değildir. İyiliğe vesile olmak ise her zaman teşvik ve takdir
3. Aynı anlam özelliğini taşıyan koyu yazılı kelimelerin bir arada edilen bir durumdur. Çok eski zamanlarda da böyleydi bugün
kullanılması, cümlede ifade edilen durumu pekiştirmekte ve de böyledir.
anlatıma güç katmaktadır. 5. Her sosyal düzen kendi söylencelerini üretir. Belki “Çeç Dağı”
4. Kutsal ışık, tılsımlı taş, Kutlu Dağ, hayvanlar dile geldi vb. kelime efsanesinin benzeri ortaya çıkmayabilir ancak sosyal yapı ve
ve kelime grupları, olağanüstü durumları ifade ettikleri için anonim kültür kendini yenileyecek, yönlendirecek söylenceleri
destan türünün özelliklerini yansıtmaktadır. ortaya çıkacaktır.
5. Dönemin sosyal yapısını yansıtan anahtar kavramlar: Göç, Günümüzün sosyal, kültürel ve ekonomik gerçekleri böyle
felaket, rahat yüzü görmemek efsanelerin yaşanması, anlatılması ve söylenenlere inanacak
İnanç yapısını yansıtan anahtar kavramlar: Kutsal, Tanrı tara- bir kitlenin oluşması olasılığını oldukça düşürmektedir. Ancak
efsanede ortaya çıkan çatışma unsurları ve bu unsurlardan
fından gönderilmek, ilahi emir yola çıkılarak verilen mesajlar geçerliliğini korumaya devam
Etkinlik No.: 126 edecektir.
1. a) ikram edilir: Sunulur. Etkinlik No.: 128
zifiri karanlık: Kapkara bir ortam. 1. Efsaneler bir tabiat olayını, bir varlığın meydana gelişini ya da
dillere destan: Çok konuşulan/Uzun yıllar konuşulacak. doğadaki bir değişimi açıklama ihtiyacından doğmuş olağanüs-
hayra yormaz: Kötü/olumsuz şeylere işaret etmek. tü anlatılardır. Bu anlatıların hemen hepsinde ortak bir özellik
b) Önceki sözcükler daha uygundur. Çünkü efsanelerin dil ve olarak insanların doğruluktan ayrılmamaya davet edildiği
anlatım özelliklerine daha yatkındır. Bağlama uygun yöresel görülür. Yalan söyleyenler, tartıda hile yapanlar, emanete ihanet
sözcüklerdir. edenler, doğru söze kulak asmayanlar, kendini beğenmişler
Benim bulduklarım daha uygundur. Çünkü benim seçtiğim efsanelerde ya cezalandırılırlar ya da uygun bir şekilde ikaz
kelimeler metni daha modern ve anlaşılır hâle getirmiştir. edilirler. Efsaneler halkın doğrularını yine halkın dili ile anlatan
2. Avrupa Hun ülkesine gelen elçiler Attila’nın eşi Arıg-Han ürünlerdir. Bunu yaparken bu metinde olduğu gibi akıl erdire-
Hatun tarafından kabul edilerek devlet işleri görüşülebilmekte- medikleri bazı unsurları (mekânları, kişileri, nesneleri, olayları
dir. Kabul törenlerinde, ziyafetlerde, şölenlerde hatun, hakanın vb.) ayrıntıya girerek anlatıp inandırıcı olmaya çalışırlar.
778