Page 554 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 554
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
CEVAP ANAHTARLARI
Mehtabın da bu sesi dinlediğini söyleyen şairin, kişileştirme Etkinlik No.: 74
sanatına başvurduğunu görüyoruz. Şair, bu dizelerde İshak
kuşunun dertli dertli ötmesini, ney üfleyen sonbahara benze- 1. Roman ve hikâye vb sanatsal metinlerde olduğu gibi şiirin de
terek şiirdeki duygusal etkiyi artırmaya çalışmıştır. Şiirde tespit anlatıcısı vardır. Şiirdeki anlatıcıya “söyleyici” denir. Şiirin söy-
ettiğimiz bu söz sanatları; şiirin okurun zihnindeki kalıcılığını leyicisi, şairin kendisinden bağımsız bir kişiliktir. Bu şiirde de
artırmak, çekiciliğini artırmak, okura estetik zevk kazandırmak söyleyici, şairden farklı bir kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.
amacıyla kullanılmıştır.
2. Şiirde üç söyleyici söz konusudur.
Etkinlik No.: 73 Şiirdeki, Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder/Bugün açız
yine; lâkin yarın, ümit ederim/Sular biraz daha sakinleşir... Ne
1. Şiirin birinci dörtlüğündeki başlıca edebî sanatlar şunlardır: çare, kader! dizelerinde söyleyici evin babasıdır.
Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim/Diyordu oğlu, ya-
a) Çoban, kaval, sürü, ova; bülbül, gül, yuva gibi tabiatla uyum- rın sen biraz ninemle otur dizelerinde de söyleyici evin oğludur.
lu sözcüklerle tenasüp sanatı yapılmıştır.
b) İnsana ait olan konuşma özelliği bülbüle aktarılarak intak Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa?/— O gitmek istedi;
‘Sen evde kal! ‘ diyor.../— Ya sakın/O gelmeden ben ölürsem?..
(konuşturma) sanatı yapılmıştır. dizelerinde de söyleyici ninedir.
c) “Boynu bükük” ifadesiyle insana ait bir özellik güle verilerek
teşhis (kişileştirme) sanatı yapılmıştır. 3. Şiirde baba, çocuk ve nine birbiriyle konuşmaktadır. Birden
ç) Gül, “boynu bükük” ifadesiyle insana benzetilip “insan” fazla söyleyici arasında yaşanan bu diyaloglar, şiirin konuşma
havasında olmasını sağlamıştır.
söylenmediğinden kapalı istiare sanatı yapılmıştır.
d) Çobanın, cevabını bildiği bir soruyu bülbüle sormasıyla Etkinlik No.: 75
istifham sanatı yapılmıştır.
e) Çobanın, sürülerinin ve ovasının yerini bildiği hâlde bilmez- 1. Şiirin söyleyicisi Mohaç Savaşı’nda şehit olan akıncılar veya
likten gelmesiyle tecahülüarif sanatı yapılmıştır. süvarilerdir. Söyleyicinin süvari olduğu “yüz atlı, at kişnemesi,
doludizgin, dörtnala, nal sesleri…” gibi ifadelerden; şehit ol-
2. Manzumede divan edebiyatında çok sık kullanılan “gül” ile duğu “can vermek, dünyaya veda etmek, meleklerle karışmak,
“bülbül” mazmunu kullanılmıştır. Divan edebiyatında bülbül cennet kapısı, şehitlerle beraber…” gibi ifadelerden; birden çok
“seven”, gül “sevilen”dir. Gül naz, bülbül niyaz (yalvarma) ma- kişinin duygularını dile getirdiği “biz” sözcüğü ve birinci çoğul
kamındadır. Gül daima güzelliğin, tazeliğin, zarafetin, narinli- şahıs ekinden anlaşılmaktadır.
ğin, güzel kokunun nişanıdır. Bülbül, gülü etkilemek için güzel 2. Söyleyici oldukça coşkulu, kıvançlı, mutlu ve huzurludur. “Aşk,
sesiyle nağmeler söyler ama gül ona yüz vermez. Bu manzu- heves, atılmak, canlandı, pûse, visâl, yarışmak, cennet, bah-
mede ise bu mazmunun dışına çıkılarak gül boynu bükülmüş, çe…” gibi ifadeler söyleyicinin ruh hâlini yansıtmaktadır.
solmuş, eski güzelliğini yitirmiş; bülbül ise gülün peşinde koşan
ona yalvaran bir âşık değil, gülden hesap soran hâkim bir edayla 3. Şiirdeki söyleyici; geride kalan gazilere ve bir gün vatanını
karşımıza çıkar. savunmak için savaşmak zorunda kalacak kişilere hitap etmek-
tedir. Şair; söyleyici vasıtasıyla din, millet ve vatan için ölmenin
3. Bu şiirde “çoban” ile “bülbül” imgeleri iki farklı sanat anlayışını büyük bir onur ve Allah katında önemli bir makam olduğunu;
sembolize etmektedir. Şiir bu iki sembolün karşılıklı konuşma- geride kalanların da yeri geldiğinde din, vatan ve millet için
ları üzerine kurulmuştur. Şair “çoban” imgesiyle toplum için hayatlarını ortaya koymaları gerektiğini dile getiriyor.
sanat, “bülbül” imgesiyle sanat için sanat anlayışını benimse-
yen sanatçıları anlatmaktadır. 4. Şiirin anlamında, okunuşunda ve türünde büyük değişiklikler
görülürdü. Anlamsal açıdan söyleyici muzaffer bir asker değil,
4. Bülbül sanat için sanat anlayışını temsil etmektedir. Divan mağlup bir asker olarak karşımıza çıkar, vatanının işgalini,
edebiyatı sanatçıları şiirlerini Arapça ve Farsça tamlamalarla yaşanan zulümleri, yapılan haksızlıkları ve bunlar karşısında
yüklü ağır bir dille yazmış, şiirlerinde divan edebiyatı nazım duyduğu utancı, acıyı anlatırdı. Mohaç Türküsü epik bir şiirken
şekillerini kullanmıştır. Tanzimat sanatçıları dili sadeleştirmeye bu söyleyicinin şiiri bir ağıda dönüşür, şiirin okunuşu kıvançlı
çalışmış fakat başarılı olamamış, divan edebiyatı nazım şekil- ve coşkulu olmaz, mahzun ve duygusal bir şekle bürünürdü.
lerini kullanmaya devam etmiştir. Servetifünun ve Fecriaticiler Hatta başlıktaki türkü sözü yerini matem, yas, keder sözcükleri-
ise Batı’dan alınan yeni nazım biçimleri ve serbest müstezatı ne bırakırdı.
kullanmış, kendilerine özgü çok ağır bir şiir dili oluşturmuş- 5. Eserler hitap ettiği kişiye veya kitleye göre şekillenir. Yahya
tur. Şiirin son dörtlüğünde: Bülbül dedi: Şarkı ölsün, yok tasa;/
Türkülerim yaşar, söyler Türk dili… dizeleri ve bülbül imgesiyle Kemal Beyatlı, bu şiiri çocuklar için yazsaydı sade bir dil ve
kısa cümleler kullanır, yabancı kelimelere yer vermezdi. Çünkü
sembolize edilen sanatçıların sanat anlayışının değiştirdiğini
görüyoruz. Çünkü şarkı divan edebiyatı, türkü ise halk edebiyatı çocukların çok uzun dizeleri anlamaları ve akılda tutmaları,
yabancı kelimeleri bilmeleri mümkün değildir. Örneğin Ser-
nazım biçimdir. Bülbül, Türkülerim yaşar, söyler Türk dili…
dizesiyle dil anlayışının da değiştiğini belirtmiştir. vetifünun sanatçılarından Tevfik Fikret, bütün şiirlerinde aruz
ölçüsü ve ağır bir dil kullanırken çocuklar için yazdığı şiirlerde
5. Evet, kurulabilir. Şiirde kullanılan nazım birimleri dörtlük ve 8’li hece ölçüsü ve sade bir dil kullanmıştır.
beyittir. Çoban ve bülbül imgesiyle doğrudan bağlantılıdır. 6. Olası cevap: Şiirin söyleyicisi bir Türk süvarisinin atı veya kılıcı
Dörtlük halk edebiyatı nazım birimi beyit divan edebiyatı olabilirdi. Çünkü söyleyicinin ruh hâlinin devam edebilmesi
nazım birimidir. Yani dörtlük çoban, beyit bülbül imgesine için zafer kazanan taraftaki bir süvarinin atı veya kılıcı olması
karşılık kullanılmıştır. gerekir. Bu söyleyici şehitleri temsil eden bir imge olarak karşı-
6. Kaval ile Ney, Saz ile Ut, Türkü ile Şarkı… mıza çıkardı.
7. Söyleyicinin ve hitap edilen kişilerin bilinmesi şiirdeki imgelerin,
7. Dildeki sözcükler sınırlıyken şairin hayalleri, duyguları sı- dolayısıyla şiirin çözümlenmesine yardımcı olur. Şiirin daha ko-
nırsızdır. Şair; sınırlı sözcüklerle sınırsız duygu ve hayallerini lay anlaşılmasını, şiirdeki örtük iletilerin ortaya çıkmasını sağlar.
anlatmaya çalışırken sözcüklerin yetersiz kaldığı durumlarda Okuyucu, şairin kendisine iletmek istediği iletiyi daha iyi anlar.
edebî sanat, mazmun ve imgelere başvurur. Bunlar aracılığıyla
sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanır, sözcüklere gerçek Etkinlik No.: 76
veya sembolik yeni anlamlar yükler; dili zenginleştirir, az sözle
çok şey anlatır, anlam katmanları yaratır. Böylece günlük dilden 1. Anadolu kadını, bu dizelerde tarlada çalışmaktan derisi çatla-
farklı bir dil (şiir dili) ortaya çıkarır. Şiiri okuyan her kişi onu mış, yüzü ve bağrı güneşte kararmış, eli nasırlı bir kişi olarak
kendi dünyasına göre yorumlayabilir. Böylece doğrudan akla tanıtılmıştır. Söyleyici, Osmanlı Devleti’nin son döneminde
değil duygulara hitap eden bir sanat eseri meydana gelir. aralıksız gerçekleşen savaşlar neticesinde halkın yoksul, çaresiz
552