Page 556 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 556
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
CEVAP ANAHTARLARI
gururlarına yedirememiş ve gittikleri yerden dönmemeyi seç-
Etkinlik No.: 80
mişlerdir. Bu durum halk arasında söylenti hâline gelmiştir.
1. Bu dizelerde annenin ölümü dile getirilir. Söyleyici, ilk dizede
Ak saçlı başını alıp eline sözleriyle annesinin yaşlı olduğunu his- Etkinlik No.: 82
settirmeye çalışmış ve son dizelerde de onun ölmesi ihtimaline
alışmış ama yine onunla olmak istediğini ifade etmiştir. Ayrıca 1. Olası cevap: Bir Tepeden adlı şiir, Yahya Kemal Beyatlı’nın
bu dörtlükte “kaderci olma” düşüncesine yer verilmiştir. O titrek Osmanlının başkentliğini yapmış olan İstanbul’a karşı beslediği
kalbini bahtın yeline/Bir ince tüy gibi sal anneciğim dizeleri buna güzel duyguları ele aldığı şiirlerinden biridir. Şair, bu şiirde
örnektir. sevgiliyi İstanbul ile güzellik bakımından bir araya getirir. Ko-
nuşurken bir kere daha güzel bulduğu hayali sevgilinin sesinde
2. Verilen dizelerde anne unsuru sembolik değildir, somut olarak İstanbul’u duyumsar.
ifade edilmiştir. Şiirin bu dizelerinde kasvet ve umutsuzluk
havası bulunur. Sanma bir gün geçer bu karanlıklar./Gecenin 2. Olası cevap: Yahya Kemal, bu dizelerde İstanbul konuşmasın-
ardında yine gece var. dizeleriyle söyleyicinin içine düştüğü dan ve bu seste İstanbul’u duyduğundan bahseder. İstanbul’un
umutsuzluk da açık bir şekilde ifade edilir. konuşması ile şairin vurgulamak istediği, İstanbul’da yaşayan
3. Necip Fazıl Kısakürek’in şiirlerindeki anne, hep uzaktadır ve insanların konuştuğu “İstanbul Türkçesi” olabileceği gibi, İs-
özlenmektedir. Şairin dertlerini, duygularını, ölüm kavramını tanbul’daki camilerden yükselen “ezan sesleri” de olabilir. İkinci
mısrada da bu unsurların İstanbul’u çağrıştırdığını ve temsil
çoğunlukla anne temalı şiirlerinde anlattığını görmek müm-
kündür. ettiğini kasteder.
Annesinin hasta olduğu, annesinin daha kendisi çocukken 3. Olası cevap: Osmanlı medeniyetinde fethedilen bölgede Türk ve
elinden kayıp gitmesi ve yaşadığı bu travma sonucu şiirlerinde Müslüman hâkimiyetinin ve kültürünün var olduğunun göster-
sıkça anne mefhumunu işlediği görülür. Necip Fazıl’ın şiir- gesi olarak cami, medrese, hamam vb. yapılar inşa edilir ve göç
lerinde yaşadığı sıkıntıları aktarırken en güzel besin kaynağı politikasıyla da o bölgedeki hâkim unsur, Türk ve Müslüman
annedir. Çünkü Necip Fazıl Kısakürek, annesine kendi derdini yapı olur. Irkın iklim yani mekân olarak İstanbul’u da kendi
anlatırken şiirini daha güçlü, daha açık bir şekilde yazmıştır. kültür çerçevesinde yaratması yine bu şekilde olmuştur. Bir şeh-
rin çehresi de tıpkı insanda olduğu gibi dikkati çeken ilk unsur-
Etkinlik No.: 81 dur. Şehrin çehresini oluşturan unsurlar da halk, mimari, çevre
vb.dir. Bu unsurlar sayesinde İstanbul’un Türk-İslam kültürüyle
1. a) Şiirde görülen masal motifleri: “Mehlika Sultan, rü’ya, Kaf yoğrulmuş bir şehir olduğu dile getirilir. Burada da 1071’den
dağları, çıkrığı yok kuyu, yedi genç, meshur (büyülenmiş), beri Türk-İslam medeniyetine hizmet eden her hükümdar ve
uzun gözlü, uzun saçlı peri…” gibi ifadelerdir. komutan kastedilip Kaç fâtihin altın kanı mermerle karışmış
b) Bu şiirin söyleyicisi bir masal anlatıcısı olabilir. Söyleyici ifadesi kullanılmıştır. “Altın kan” imgesinden hareketle şair, tüm
Türk hükümdarlarının kutsal bir gayeye hizmet ettiklerini ve
tıpkı bir masal anlatıcısı gibi önce Mehlika Sultan’a âşık yedi kutsal bir kana sahip olduklarını ifade eder.
gençten bahsetmiş, sonra geriye dönüş tekniğiyle yolculuğun
nedenini açıklamış, olayları geçmiş zaman kipiyle anlatmış,
masalın sonunda da “dediler” ifadesiyle bir rivayeti (söylenti) Etkinlik No.: 83
aktarmıştır.
c) Mehlika Sultan; “kişinin arzuları, hedefleri, hayalleri, sevdiği 1. a) Şiirde anlamın kapalı, ahenk unsurlarının yoğun olduğu
kişi/kişiler; güzellikler, saf şiir, Allah, cennet…” gibi idealize görülmektedir. Şair ahenk unsurlarından tam ve zengin
edilmiş duygu, varlık veya kavramı simgeliyor olabilir. kafiyeye, aruz ölçüsüne, ses, sözcük ve dize tekrarına baş-
vurmuştur. Şair, şiirle ilgili görüşlerinde de belirttiği gibi şiiri
2. Olası cevap: İslami inanışa göre insanın asıl vatanı cennettir. sözden ziyade musikiye yaklaştırmak istemiş; şiirde ahengi
Bütün emelleri orada gerçekleşecektir. Dünya ise insan için bir ön plana çıkarmış, anlamı ikinci planda tutmuştur. Çünkü
gurbet yeridir. Bu gurbette her insanın sınırsız emelleri vardır. şaire göre mana için şiiri deşmek, ötüşüyle yaz gecelerinin
Bir ömür boyunca insanların kimisi zenginlik kimisi makam yıldızlarını titreten hakir kuşu (bülbülü) eti için öldürmekten
kimisi şöhret peşinde koşup durmaktadır. Bir ömür sürecek bu farklı değildir.
yolculuk genellikle hayal kırıklığıyla son bulur. Kişi emellerine b) Şair; “akşam” sözcüğünü tekrar ederek ahengi artırmak, ak-
kavuşamadan eceline kavuşur ve bu dünyadan göçüp gider. şam vakitlerini çok sevdiğini anlatmak, okura akşam vaktini
3. Uzun gözlü, uzun saçlı peri bir hayaldir. Söyleyici “sandılar” hissettirmek, gittikçe koyulaşan akşamın karanlığını bize
ifadesiyle onun gerçek olmadığını belirtmiştir. Ayrıca suyun bir yaşatmak istemiştir.
ayna gibi yansıtma özelliği vardır. Bu nedenle kuyudaki suyun 2. Olası cevaplar:
üzerinde görülenler gerçek değil, onun yansımasıdır.
Şiirde ahenk kadar anlamın da önemli olduğunu ve anlamın
4. Şiirdeki yüzük bir kişiye bağlılığı, yüzüğü çıkarıp atmak ise o açık olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü her sanat eserinin
bağın koparılması anlamına gelir. bir iletisi vardır. Anlaşılamayan şiirlerin iletisi okuyucuya ulaş-
maz. Bu şiirler herkese değil belli bir kesime hitap eder. Halk ise
5. Bu şiiri herkes kendi düşüncesine göre yorumlayabilir. Şiir açık ve anlaşılır şiirlerden hoşlanır. Dönemlere göre değişiklik
kapalı bir anlatıma sahiptir. Açık iletileri çok az olan şiir; örtük gösterse de halk edebiyatı binlerce yıldır varlığını sürdürmek-
iletilerle, sembollerle örülmüştür. Bu nedenle şiir tasavvufi tedir.
anlamda da yorumlanabilir. Mehlika Sultan Allah, yedi genç ise Bence şiirde anlam kapalı olmalıdır. Çünkü şiir bir sanat ese-
ona kavuşmaya çalışan tasavvuf yolcuları, Kaf dağları bu yol- ridir. Sanat ise faydaya değil, güzelliğe yönelik bir etkinliktir.
culuğun zorluğu, gümüş yüzük ve abâ dervişlik sembolü olarak Şiirde anlam aramak, şiiri güzellikten koparıp faydaya kurban
görülebilir. etmektir. Bu durum, şiiri sanat eseri olmaktan çıkarır. Şiir; akla,
6. Olası cevap: Cemil Meriç’in bu yorumuna katılıyorum. Şiirdeki mantığa değil; duygulara hitap etmelidir. Akla, mantığa seslen-
Mehlika Sultan güzelliğiyle herkesi büyüleyen Avrupa; ona âşık mek isteyenler bunu düzyazıyla yapabilir.
olan, kara sevdalı yedi genç ise Batı hayranı Genç Osmanlılar
olabilir. Şiirdeki yedi genç; hayallerini süsleyen, büyüleyici 3. a) Söyleyici; güneşin doğuşunda üzgün, batışında ise keyifli bir
Mehlika Sultan’a kavuşmak için ülkelerini terk edip Avrupa ruh hâline sahiptir. Birinci bentte güneşin doğuşuyla ilgili
yollarına düşmüş, Avrupa’da aradıklarını bulamayıp çıkarılan olarak söyleyicinin “yazık” kelimesini kullanması bundan
genel afla yurda dönmüş aydınlarımızdır. hoşlanmadığını veya buna üzüldüğünü; akşam saatlerinden
bahsettiği son iki bölümde ise gökyüzünü büyüleyici olarak
7. Olası cevap: Bence bu yedi genç, Mehlika Sultan’a kavuşama- görmesi, akşam saatinde göllerde bir kamış olmak istemesi
mıştır. İdeallerine kavuşamayan bu gençler geri dönmeyi de bu zaman diliminden hoşlandığını göstermektedir.
554