Page 591 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 591
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11
CEVAP ANAHTARLARI
cükler girdiği dilin söz varlığına belirli bir renk ve canlılık, hatta 5. Deneme ve sohbet yazılarını severim. Çünkü bu tür metinlerin
zenginlik katabilir. Aynı zamanda yabancı sözcüğün içerdiği okunması ve anlaşılması daha kolaydır. Okurken öğrenirim.
kavramın o dilde karşılığını bulma yolunda bir süreç başlatabilir. Hikâye ve romanları severim. Olaya dayalı olan metinler daha
çok ilgimi çeker. Yer, zaman, olay ve kahramanlar beni hayal
Etkinlik No.: 230 dünyasına götürür.
1. Eleştirmen; Sait Faik’i hikâyenin kahramanlarından biri olarak Günlük olayları takip etmeyi sevdiğim için köşe yazılarını
görür, yazarın hayatının eserine yansıdığını düşünür. Eseri ya- severim vb.
zarından bağımsız olarak ele almaz. Hikâye eleştirisini yapar-
ken yazarının hayatını da göz önünde bulundurur. Eleştirmen, Etkinlik No.: 233
ele aldığı eserde yazarının hayatından, kültüründen, dünya
görüşünden izler bulunduğu fikrinde olmalıdır. 1. Namık Kemal bir yandan klasik Türk edebiyatını eleştirirken
diğer yandan da Tanzimat Dönemi’nde yeni bir edebiyatın
2. Eleştirmen, hikâye tahlilinde kişisel anıların yer almaması temellerini atmaya çalışmıştır. Namık Kemal, eleştiri tarzındaki
gerektiğine inanır. Kişisel duygular katılmadan yapılan nesnel makale ve eserlerinin ön sözlerinde Tanzimat’tan sonraki yıl-
eleştiri anlayışını benimsiyor olabilir. Ayrıca yazarın özür larda edebiyatımızda görülmeye başlayan yeni edebî türlerin de
dilemesi okurlarına duyduğu saygının bir ifadesi olarak kabul savunmasını yaparak edebiyata yeni konular dâhil etmiş ve yeni
edilebilir. hedefler göstermiştir.
3. Eleştirmen; bir eserin tamamen yazarın hayatının ve kişisel 2. Öğrencinin bilgi birikimine bağlı olarak aşağıdakine benzer
özelliklerinin yansıması olduğunu düşünmenin doğru olma- açıklamalar yapılabilir:
dığı, önemli olanın yaşantı değil bu yaşantıyı anlatan yazarın
sanat gücü olduğu görüşündedir. Tanzimat edebiyatı şairlerinden olan Ziya Paşa, genellikle eski
edebiyat anlayışı ile yeni edebiyat ve halk edebiyatı arasında gi-
dip gelmiştir. Bahsedilen dönemde Avrupa’da bulunması nede-
Etkinlik No.: 231
niyle “Şiir ve İnşâ” adlı makalesinde eski edebiyatı eleştirmiş ve
1. Metinde sözü edilen eser popüler ve çok satan bir kitap olduğu Türk edebiyatının temeli olarak da halk edebiyatını görmüştür.
için yazar okumaya başlamadan önce eserle ilgili bazı ön yargı- 1874’te yayımladığı Harâbât Mukaddimesi’nde ise bu fikrin-
den vazgeçmiştir. Doğu ve Batı edebiyatı konusunda yaşadığı
lara sahiptir. Ancak kitabı okuduktan sonra görüşleri değişmiş
ve her popüler kitabın kötü olmak zorunda olmadığı sonucuna ikilem, klasik edebiyatın etkisinden kurtulamamış olmasından
kaynaklanmaktadır.
ulaşmıştır.
2. Yazar, hayatın anlamını bulmak ve hayatlarına bir anlam kat- 3. Tanzimat Dönemi’nden önceki edebiyatımızda Batılı anlamda
mak isteyen beyaz yakalı insanların okuma zevki konusunda eleştiri örnekleri yer almamaktadır. Türk edebiyatında görü-
seçici olmadığını, okusalar dahi yanlış okumalar yaptığını len ilk eleştiriler, eski edebiyat yerine yeni bir edebiyat kurma
düşünmektedir. Bu insanların, yeni çıkan kitaplar için yapılan düşüncesi etrafında şekillenmiştir. Türk edebiyatında Batılı
reklam ve imaj çalışmalarına, kapak tasarımlarına aldandıkla- anlamda eleştirinin ortaya çıkması ise daha çok Tanzimat son-
rını belirterek aslında bu gibi pazarlama yöntemleriyle piyasaya rası döneme denk gelir. Bu bakımdan Tanzimat edebiyatında,
sürülen pek çok kitabın içinin boş olduğu, faydasız ve bayağı modern anlamda eleştiri türüne ait özgün eserlerin olmayışı
bilgiler içerdiği görüşünü savunmaktadır. düşünce ve eleştirilerin, eserlerin ön sözlerinde yer almasını
sağlamıştır.
3. Yazar, insanların tarihe bakış açısının sorunlu olduğunu ifade
ederken kendini de bu yanlış yaklaşımın dışında bırakmamıştır. 4. Tanzimat Dönemi’nde Türk edebiyatının yenileşme ve değişme
Bu cümleyle, meselenin sadece bazı kesimleri değil, toplumun süreci içinde divan edebiyatının bütünüyle reddedilmesini ve
genelini ilgilendirdiğini; dolayısıyla -kendi de dâhil- herkesin eleştirilmesini, Batılı edebî örneklere benzer yeni bir edebiyat
bu gerçekle yüzleşmesi gerektiğini vurgulamıştır. kurma düşüncelerini eleştirel biçimde ilk kez dile getiren Şi-
nasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmud Ekrem ve
4. Olası Cevap: Yazarın bu eleştiriyi bir akademisyen gözüyle Muallim Naci gibi isimler yüzlerce yıl geçse de her daim hatır-
yazdığını düşünüyorum. Çünkü söz konusu kitap edebî bir me- lanacaktır.
tin değildir ve yazıda kitabın edebî değerinden söz edilmiyor.
Aksine bu kitabın, tarih disiplinine ait doğru bilinen bazı bilgi- 5. Öğrencinin bilgi birikimine bağlı olarak aşağıdakine benzer
lerin aslında yanlış olabileceğini gösterdiğini, yazarın da bunu açıklamalar yapılabilir:
oldukça ikna edici ve ufuk açıcı bir şekilde yaptığını belirtiyor. İnandırıcı bulmuyorum. Doğu-Batı ikilemi, dönemin düşünür
Eserin bu yönden eleştirilmesi, eleştirmenin akademik bakış ve yazarlarının genel bir sorunudur. Bocalama, arada kalma
açısını öncelediğini göstermektedir. durumunu yansıtmış ve açıkça belli etmiş olan Ziya Paşa ve
onun eleştiri anlayışı bunu kanıtlar vaziyettedir. Dönemin diğer
Etkinlik No.: 232 sanatçılarının eserlerinde şekil itibarıyla herhangi bir yenilik
bulunmazken içerik yönünden Batı düşüncesinin kültür ve
1. Yazar, Ahmet Haşim’in ilk yazısında iyi bir nesir ustası olan edebiyatına ait izler görülmektedir.
Süleyman Nazif’i övdüğünü ancak ikinci yazısında Nazif’in İnandırıcı buluyorum. Özellikle Namık Kemal; halkı eğitmek
nesir yazarı olarak eskiye bağlı kaldığını kendini geliştirmediği- için edebiyatı bir araç olarak görmüş, toplumun ilerlemesinde
ni savunmuştur. edebiyata büyük görev düştüğünü savunmuş ve yeni bir edebi-
yat kurmak için eskinin yıkılması gerektiği inancıyla Mukaddi-
2. Nesir hakkında söz söyleyen ve nesir türünde eser veren sanat- me-i Celâl, Bahâr-i Dâniş adlı çevirisinin ve İntibah’ın (1876) ön
çılar; Süleyman Nazif, Ahmet Haşim, Cenab Şehabeddin, Nu- sözleri ile Ta’lîm-i Edebiyyatta bu düşünceleri savunmuştur.
rullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Yahya Kemal ve Batılı yazar
Alain’dir. Ayrıca metnin yazarı Mehmet Kaplan’ı da saymak 6. 1860’tan sonra Batı kültürü ile temas kuran ve Türk edebiyatını
gerekir. modernleştirmeye çalışan aydınlar, Batı edebiyatından çevrilen
eserler vasıtasıyla Batı edebiyatını daha iyi tanımışlardır. Bu
3. Katılıyorum. Çünkü ne söylediği belli olmayan şiire benzeyen durum; sanatçıların yetiştikleri eski edebiyat anlayışı ile yeni
bir nesir, fikri anlatmakta zorlanacaktır. Devrik cümlelerle edebiyat (Batı) anlayışını karşılaştırmalarını sağlamış ve eserleri
örülü bir metin fikrin anlaşılmasını zorlaştırır. inceleme/eleştirmelerine imkân sunmuştur.
Katılmıyorum. Çünkü bir fikir iyi bir üslupla ve birtakım ben-
zetmelerle anlatılırsa daha anlaşılır olabilir. Etkinlik No.: 234
4. Yazıyı olumlu etkilemiş ve yazarın anlatmak istediklerini taraf- 1. a) Eser adları yazılırken kullanılan köşeli tırnak işareti TDK’nin
sız bir şekilde değerlendirerek anlatmasına yardım etmiştir. belirlediği noktalama işaretleri arasında yer almamaktadır,
589