Page 499 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 499
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
CEVAP ANAHTARLARI
4. Kahramanı bir hastaneye yerleştirirdim yanından kanaryasını 3.
ayırmadan. O hastanedeki bahçeye bakan iki kişilik odada “Ben Topal Durmuş’un oğlu Mustafa. Her zamanki gibi tuza
güzel sesli kanarya hem kahramana hem de içi umutsuzlukla gidiyorum yine. İstasyonda bir mola vereyim dedim. Eşeğimi
dolu oda arkadaşına mutluluk verir, onların morallerini dü- ağaçların altına bıraktım, vb.
zeltirdi. Kahraman ölecek olsa bile arkasından sözünü edecek, 4. “Şu dünyada dar bir geçim içinde olan kişiler, sevincin ne
onu sevgiyle anacak bir dostu olurdu. Ölümü de yalnızlık ve olduğunu bilmez. Allah onlara bu dar geçimlerden sonra
üzüntü içinde gerçekleşmezdi. yeniden bolluk ve refah bir yaşam verir, o zaman sevincin ne
5. El yapımı ürünlerin sağlıklı ve kullanışlı olmasına bağlıyorum. olduğunu kolaylıkla anlarlar.” anlamında olan bu atasözümü-
zü hayat felsefesi hâline getiren bir insandan hiçbir şekilde
ilerleme beklenmez. Bu sebeple yılmadan çaba sarfetmesini
Etkinlik No.: 25 ve emek vermesini tavsiye ederdim. Allah sevgisi muhteşem
bir sevgi olmakla beraber insanoğlu dünya işlerinde acziyeti
1. Kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazıldığı için ifadeler 1. kabul etmemeli, çaba sarfetmelidir. Bence bu durum acizliğin
kişili anlatıma sahip olmalıdır. Örneğin, “Üzeyir, çekilen çizgi- göstergesidir vb.”
yi daha yakından görmek için eğildi.” ifadesi kahraman bakış
açısında “Çekilen çizgiyi daha yakından görmek için eğildim.” Etkinlik No.: 27
şeklinde olur.
1. Hikâyenin başkahramanı oldukça kararsız biri. Sık sık, yaptığı
2. Okuru yönlendiren, olayı yorumlayan bir yazar olmak hataları tekrarlıyor. Hatalarından ders almıyor.
isterdim. Böylece okurun gözünden kaçan ayrıntıları daha
iyi anlatır, vermek istediğim mesajın daha iyi anlaşılmasını 2. Hâkim bakış açısı tekniğinde anlatıcı, her şeyi bilir, duyar
sağlardım. ve görür. Kahramanların hayalleri, acıları bilinir. Bu sebeple
Okurla eseri baş başa bırakan bir yazar olmak isterdim. kahramanlar çok iyi tanıtılır bu teknikle.
Böylelikle okurun hayal gücünü sınırlamamış, onu tek bir 3. Wuhan’dan çıkıp dünyaya yayılan koronavirüs ülkemizi de et-
sonuca yönlendirmemiş ve eserden daha fazla estetik haz kilemektedir. İnsandan insana bulaşan virüs, zatürre belirtileri
almasını sağlamış olurdum. vermektedir. On dört günlük bir kuluçka dönemi bulunmakta-
3. Hastayı dinlemek isterdim. Çünkü hastalığın verdiği beden- dır. Virüs bulaşan hastaya zamanında müdahale edilmediğinde
sel acıyı ve bu acının insan psikolojisi üzerindeki etkisini en çok hızlı bir yayılımla hastayı solunum cihazına bağlayacak
iyi dile getirecek olan kişi hastanın kendisidir. duruma getirebilmektedir. Damlacık yoluyla bulaştığı için
izolasyona çok dikkat etmemiz gerekir.
Doktoru dinlemek isterdim. Çünkü ölüm riskiyle karşı karşı- 4. Hikâyedeki bazı yarım kalmış cümleler, başkahramanın top-
ya kalan birini hayata döndürmeye çabalayan birinin ümit ve
çaresizlik arasındaki ruh hâlini anlatmayı düşünürdüm. lumda yaşadığı güvensizlik duygusunun, parçalanmışlığının,
hayallerinin yarım kalmışlığının, ötekileştirildiğinin bir gös-
Hasta yakınını dinlemek isterdim. Çünkü hikâyemde ümit tergesidir.
ve korku duygularını derinlemesine yaşayan birini anlatmak 5.
isterdim. Toplumda daha doğarken hayata karşı yenik başlayan insanla-
rımız vardır. Tüm hayatı mücadele, ekmek parası kazanmakla
4. Aynı olayın farklı kişilerce değişik şekillerde yorumlanması geçen bu insanlara hor gözle bakılmamalı. İhtiyaç sahibi
insanların bakış açılarındaki değişikliğin göstergesidir. Bilgi, olmalarına rağmen bu insanların, kimsenin parasında gözleri
birikim, geçmiş yaşantılar, içinde bulunan ruh hâli kişilerin yoktur. Tokgözlüdürler, kendi hakları olmayan hiçbir şeyi
olaylara farklı yaklaşmalarının nedenidir. almak istemezler.
5. Önceki sanat anlayışlarını geliştirerek sürdürmek isterdim. 6. Para Üstü, Çileli Hayat, Kimsesizlik, Yalnız Adam, İçten Pazarlık...
Böylece daha önceki birikimlerden faydalanmış ve onu
zenginleştirmiş olurdum. Etkinlik No.: 28
Farklı bakış açısıyla ortaya yeni eserler koymayı isterdim.
Bütün sanatçıların benzer bir ifade şekline sahip olması 1. Yazar, hikâyede farklı anlatım biçimlerine başvurmuştur.
onları kısıtlar. Sanatsal anlamda yenilik ancak kalıpları Okuyucuya mekânla ilgili izlenim kazandırmayı amaçladığı
kırmakla mümkündür. bölümlerde betimlemeye, onu olay içinde yaşatmayı amaçla-
dığı bölümlerde öykülemeye başvurmuştur. Betimlemelerde
özellikle görme duyusuna seslenen ayrıntılara yer vermiştir.
Etkinlik No.: 26
Okuyucuyu olay içinde yaşatmak istediği bölümlerde ise tah-
kiye tekniğiyle olayın ne şekilde gerçekleştiği zaman ve mekân
1. Aynı kişidir. Tarafgirliği vardır. Çünkü yazar Mustafa’ya, köy- ögelerine bağlı olarak anlatmıştır.
lülüğünü ve saflığını ortaya koymak ve olayın sonuna kadar
okuyucunun merakını canlı tutmak için gereken her şeyi 2. Mekânla ilgili daha canlı bir betimleme yapmak için başvu-
yapmıştır. Örneğin Mustafa’ya treni bir kara danaya benzet- rulmuştur: “Güneşin biraz evvel battığı, denizle bulutların
tirir. “Bu kara dananın da böyle yavaş durduğuna bakma, bir birbirine karıştığı yerde katmer katmer turuncu yığınlar, bunun
aldı asıldı mı, ardına evleri bağlasan sürükler, götürür.” “Tanrı, karşısında, Torosların üzerinde ise, karlı tepeleri saran al al
köylüyü sevindirmek isterse, eşeğini kaybettirir, sonra gene tüller vardı.”
buldurur. diye yazılmıştır.” sözünü gerçekleştirmeye çalışmıştır. Olayların nedenini açıklamak için başvurulmuştur: “Elli beş
2. a) Karşılıklı konuşmalar metne hareket ve heyecan katmıştır. yaşındaki makine, kendisiyle aynı yaşta olan tekneyi, sıtmaya
tutulmuş gibi zangır zangır titretiyordu.” “Yarım asırdan beri
Olayı anlatmadan göstermeye dönüştürmüştür. Ayrıca fırçalanıp silinmekten yarı yarıya incelmiş ve aralarındaki zifti
okuyucu olarak bize, bu bölümleri direkt kendi gözlerimizle dökülmüş olan güverte tahtaları, sıcakta yan yatıp hızlı hızlı so-
görme imkânı vermiştir. luk alan sıska bir köpeğin kaburgaları gibi, kımıldayıp duruyordu.”
b) Ben de hâkim bakış açısıyla yazardım çünkü amaca en
uygun anlatıcı, hâkim bakış açısıdır. Kahramanları tanıtmak için başvurulmuştur: O İstanbul’da,
Kahraman anlatıcıyı seçerdim. Mustafa’nın kendi kendine Beşiktaş’ın arka mahallelerinden birinde bıraktığı minimini
bir şeyi, on beş gün evvel, bu son sefere çıkacakları gün doğan
düşeceği olumsuz durum köylünün ezilmişliğini daha güzel oğlunu düşünüyordu. Ona, geçen sene Şile taraflarından İstan-
anlatırdı ve yorum okuyucuya kalırdı. bul’a motörle mangal kömürü getirirken boğulan babası Musa
Sadece şahit olduklarımı yazar, (gözlemci anlatıcı) tarafsız Kaptan’ın adını koymuştu.
davranmayı tercih ederdim.
498