Page 22 - Tarih 11 - Ünite 2
P. 22
2. ÜNİTE
Âyanların Yönetime Karşı Yükselişi
Osmanlı Devleti kuruluştan itibaren merkeziyetçi bir siya-
set takip etmiş ve mutlak otoritenin padişaha ait olduğu bir
sistem kurmuştur. Osmanlı’nın merkeziyetçi ve mutlakiyetçi
devlet yapısı, birbirini dengeleyen ve denetleyen grupların
ittifakına dayanmıştır. Bölgelerindeki nüfuz sahibi aileler,
uç beylerinin soyundan gelen kimseler, sipahiler ve yeniçe-
riler gibi gruplar bu ittifakı sağlamıştır. Osmanlı Devleti, bu
grupların güçlenerek Avrupa’da olduğu gibi feodal bir yapı
oluşturmalarını engelleyen bir sistem oluşturmuştur. Bu sis-
tem, Osmanlı’nın dinî ve etnik çeşitliliğine rağmen başarılı
olmuştur. Kuruluş Dönemi’ndeki ilkelere bağlı kalınmadığı için
zaman içerisinde sistem bozulmaya başlamış ve seçkin bir
grup olan âyan (Görsel 2.26) ve eşraf zümresi güç kazanmıştır.
Buna karşın Avrupalı devletler, feodal sistemin yıkılmasıyla
merkeziyetçi ve mutlakiyetçi bir devlet düzenine geçmiştir.
XV. yüzyıldan itibaren var olan âyan ve eşraf, sosyal ve ikti-
sadi bozuklukların da etkisiyle merkezî otoritenin yanında
nüfuzunu artırmıştır. Merkezî otoritenin zayıfladığı, iç ve dış
Görsel 2.26
Âyan sınıfı mensubu sorunların arttığı dönemlerde devlet; âyan ve eşrafa başvurarak
(Tablo) onların ön plana çıkmasına sebep olmuştur. Devlet; asker ve ver-
gi toplanmasında, şehir ve yolların korunmasında, eşkıyalık ha-
reketlerinin bastırılmasında âyanlardan sık sık yardım istemeye
başlamıştır.
CEVAPLAYALIM Âyan ve eşraf zümresinin devlet içerisinde güç kazanmasının
nedenleri nelerdir?
XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, içine düştüğü ekonomik
buhran sebebiyle nakit para ihtiyacını iltizam ve malikâne sis-
temlerini uygulamaya koyarak karşılamaya çalışmıştır. Tımar ve
zeamet topraklarını mukataa hâline getiren devletin, bu mukata-
aları iltizama vermeye başlamasıyla âyanlar, toprak satın almış ve
zenginleşmiştir. Merkezden gönderilen ve merkezî otoriteyi temsil
eden beylerbeyleri, sancakbeyleri, Tımarlı Sipahilerin de yavaş ya-
vaş ortadan kalkması ile âyanların nüfuzu daha da artmıştır. Bunlar,
kazanmış oldukları servet ve nüfuzlarının da etkisiyle devletin
zayıfladığı dönemlerde bölgelerinde söz sahibi olmuş ve gerek
devletin gerekse halkın gözünde önemli bir konuma yükselmiştir.
Toprakların tasarrufunda devletin yerini alan âyanlar, İstanbul’da
otururken taşraya mütesellim adı verilen güvendikleri kişileri gön-
dermiş ve sahip oldukları bölgelerin vergilerini tahsil ettirmişler-
dir. Üretimden alacağı payı artırmak isteyen âyanlar, reayaya kötü
muameleye ve köylülerden daha fazla para toplamaya başlamıştır.
Âyan ve eşraf sınıfı; himayelerine aldıkları levent, sekban, sarıca
gibi paralı askerler sayesinde askerî nüfuz da kazanmıştır. XVIII.
yüzyıl; merkezî otoriteye karşı askerî, idari, ekonomik olarak nü-
fuzunu giderek artıran âyan ve eşrafın hâkim olduğu bir dönem
olmuştur.
68