Page 24 - Tarih 11 - Ünite 2
P. 24
2. ÜNİTE
Topraksız kalan köylüler ya orduya yazılarak sekban, sarıca, levent
adlarıyla ücretli asker olmuş ya da devletin dinî zümrelere verdiği
ayrıcalıklardan yararlanmak için Anadolu kentlerindeki medreselere
kaydolmuştur. Bu durum devletin tüm dengesini alt üst etmiştir.
Suhte Ayaklanmaları
Osmanlı Devleti’nde medrese öğrencileri için Farsça’da
“yanmış tutuşmuş” anlamına gelen Suhte tabiri kul-
lanılmış (Görsel 2.27), bu tabir zamanla softa şeklini
almıştır. XVI. yüzyılda Sivas’ın batısında kalan Anadolu
topraklarında Suhte Ayaklanmaları görülmüştür. Bu
isyanların genel sebebi, klasik medrese eğitiminin bo-
zulmasıdır. Klasik medrese geleneğinin bozulmasında;
ulema çocuklarının hak etmeden ayrıcalık kazanma-
sı, ilmiyede yükselmenin rüşvet ve iltimasla olması,
medreselere kapasitesinin üzerinde talebe alınması
gibi uygulamalar etkili olmuştur. Bunun yanında nüfus
artışı ve enflasyon sebebiyle gençlerin yatılı ve burslu
olan medreselere sığınması, medreselerin işsiz güç-
süzlerin geçim yeri hâline gelmesine sebep olmuştur.
Enflasyon nedeniyle medreselerin geliri de azalınca
maddi koşullar yoksul öğrenciler için çok sıkıntılı bir
hâle gelmiştir. Bu nedenle devlet, medrese öğrencileri-
ne cer, nezir ve kurban adıyla para toplamaları için izin
Görsel 2.27 vermiştir. Bu izni kötüye kullanan çok sayıda medrese
Medresede eğitim gören suhteler öğrencisi çeteler kurarak köyleri ve kasabaları yağmalamış,
(Minyatür)
(Topkapı Sarayı Müzesi) eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmaya başlamıştır. Taşradaki
yöneticilerin isyancı medrese öğrencilerini dağıtmak için güç
kullanmasıyla çok fazla can kaybı yaşanmıştır.
Mustafa Alkan, “Softa”, s.342-343;
Halil İnalcık, “Modern Avrupa’nın Gelişmesinde Türk Etkisi”,
ÖRNEK METİN s.547-548’den düzenlenmiştir.
Osmanlı Devleti 1578-1590 yılları arasında Safevi Devleti ve
1593-1606 yılları arasında da Avusturya ile savaşmıştır. Sonuç-
suz kalan bu savaşlar hem hazinenin para kaynaklarını hem de
ülkenin insan ve ürün kaynaklarını kurutmuştur.
XVII. yüzyılda ekonomik sıkıntılar sebebiyle toprağını terk eden
köylüler, tımarı elinden alınan sipahiler, suhteler, ücretli askerler
devletin imtiyazlı yapısına girmek için isyan etmiştir. Bu isyanlar,
devletin varlığına ya da Osmanlı Hanedanı’na karşı olmamıştır.
Celâli İsyanları diye adlandırılan bu olaylar, devleti hedef almadığı
için isyan değil daha çok eşkıyalık hareketi şeklinde olmuştur. Celâli
İsyanları, devleti çok uğraştırmışsa da devlet için ciddi bir tehlike
olmamıştır. İsyana katılanlar bir gün Celâli iken ertesi gün devlet
hizmetinde bir görevli veya itaatli bir reaya olabilmiştir. Aynı şe-
kilde isyancı liderler de bir gün eşkıya başı iken ertesi gün itibarlı
sancakbeyi hâline gelebilmiştir. Bu durum isyancıların devletten
menfaat koparabilmek için isyan ettiklerinin bir göstergesidir.
70